Gönderi

"Akıl, yürek ve beden namazda olursa, insan zâhirde halk, hakikatte Hak ile olur. “Allah-u Ekber” deyip Hak ile olanlar, hak yolda her nevi meşakkate göğüs gerer. Namaz için gözünü kırpmadan bedel öder. Yorulduğunda, zihninde, Kâbe’yi yeniden müminlere musalla yapan Peygamber-i Ekber’i canlandırır. Hz. Ömer gibi vurulduğunda da cemaatin namazını düşünür, Urve gibi kalabalık bir cemaatin önünde namazda ayağı kesilir; ne ah eder, ne inler… Önünde Kâbe’yi, solunda Cehennem’i, sağında Cennet’i, arkasında ölüm meleğini, ayaklarının altına Sırât’ı tasavvur eden; her kıldığı namazın son namazı olduğunu düşünen, “Büyük olan Allah’tır!” derken bütün hücreleriyle lisanına iştirak eden, ne söylediğini, ne okuduğunu bilen bir mümin namazda acı çekmez, elem duymaz. Ona acı veren tek bir şey vardır ki o da namazının kabul edilip edilmediği hususudur. Zira dünyanın belaları gibi nimetleri de geçicidir. Bâkî olan ise yalnızca Allah Azze ve Celle’dir."
Sayfa 70 - Hüküm KitapKitabı okuyor
·
2 plus 1
·
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.