"Olgunlaşmış meyvelerinin ağır yükünü taşıyor ruhum
Ve eziliyor o yükün altında;
Biri yok mu bu meyvelerden alacak
Ve onların tadıyla mutlu olacak?
Dolup taştı bu ruh kendi şarabıyla
Çıkmayacak mı biri, içindeki kavurucu ateşi Söndürmek için dolduracak kadehini?
Çiçeksiz ve meyvesiz bir ağaç olsaydım keşke; Ganilik daha acıdır çünkü kısırlıktan,
Ve verecek kimse bulamayan bir zengin olmak Beterdir kimsenin vermediği bir dilenci olmaktan... Taş atılan bir kuyu olsaydım, suya hasret ve kupkuru,
Daha kolay katlanırdım acıma
Suyundan kimsenin içmediği bir pınar olmaktansa...
Ya da ayaklar altında ezilen bir kamış olmak vardı...
O bile daha iyi olurdu, çocukları sağır,
Efendisi parmaksız olan bir evde
Gümüş telli bir lir olmaktan."