Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Zamanının "Ay Tarihçesi"ni yapmış kral...
İlk kavimler bu erkek eli değmemiş tanrıçaya özel bir saygıyla tapmışlardır. Mısırlılar ona İsis adını vermiş; Frigyalılar Astarte diye anmış; Eski Yunanlılar Phoebe adıyla tapınmış, Latona ile Jüpiter'in kızı saymış, kararmalarını Diana'nın yakışıklı Endymion'a yaptığı giz dolu kaçamaklarla açıklamışlardır. Mitolojideki efsaneye bakılırsa, Nemea Aslanı yeryüzüne gelmezden önce Ay kırlarında dolaşmışmış, Plutarkos'un yapıtında adı geçen ozan Agesinaks da, şiirlerinde, o güzelim Selene'nin tatlı gözlerini, sevimli burnunu, minik ağzını, yani aydınlık yüzünü anlatmıştır. Ancak, her ne kadar Eskiçağ insanları Ay'ın kişiliğini, mizacını, kısacası mitoloji açısından manevi özelliklerini çok iyi kavradılarsa da, en bilginleri bile aybilim konusunda yaya kalmıştır. Bununla birlikte, eski çağlardaki gökbilimcilerin bazıları günümüz biliminin doğruladığı birtakım özellikler keşfetmişlerdir. Gerçi Arkadyalılar daha Ay'ın oluşmadığı günlerde yeryüzünde yaşadıklarını öne sürmüşler; Tatius ona Güneş yuvarlağından kopmuş bir parça gözüyle bakmış; Aristoteles'in çırağı Klearkhos onu okyanusun üstündeki imgelerin yansıdığı parlak bir ayna saymış; daha başkaları da Dünya'dan yükselen buharların oluşturduğu bir yumak ya da kendi çevresinde dönen yarı ateş yarı buz bir küre gibi görmüşlerse de, ellerinde optik araçlar bulunmadığı halde, keskin gözlemlerle gece yıldızını yöneten yasaların pek çoğunu sezmişlerdir. Nitekim, MÖ 460 yılında, Miletli Thales, Ay'ın Güneş tarafından aydınlatıldığı görüşünü ortaya atmıştır. Sisamlı Aristarkhos gerçek evrelerini açıklamıştır. Kleomedes, kendisine vurup yansıyan bir ışıkla parladığını öğretmiştir insanlara. Kaldeli Berosos, dönme süresinin, Dünya çevresinde dolaşma hızına denk olduğunu bulmuş, böylece Ay'ın bize hep aynı yüzünü gösterdiğini açıklamıştır. Ve son olarak da, Hıristiyanlığın başlangıcından iki yüzyıl önce, Hipparkhos, Dünya'nın uydusunun gözle görülen hareketlerinde birtakım düzensizlikler bulunduğunu kabul etmiştir. Bu değişik gözlemler sonradan doğrulanmış ve yeni gökbilimcilerin işine yaramıştır. Ptolemaios MS II. yüzyılda, Arap Ebülvefa X. yüzyılda Hipparkhos'un ortaya attığı, Ay'ın, Güneş'in etkisiyle dalgalı yörüngesinde dönerken gösterdiği düzensizliklerle ilgili görüşleri tamamlamışlardır. Daha sonra, XV. yüzyılda Kopernik ve XVI. yüzyılda Tycho Brahe Dünya sistemiyle Ay'ın gök cisimleri arasındaki rolünü bütünüyle ortaya koymuşlardır.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
··
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.