#lightlark -ALEX ASTER “Lightlark tehlikeliydi ama harikalarla doluydu. Ve artık özgürlüğü tattığına göre tekrar can kutusuna kilitlenip kalamazdı. Hayatında hiç istemediği kadar fazla şey istiyordu.” Her yüzyılda bir yüz günlüğüne oynanan ölümcül bir oyun var. Altı farklı hükümdar ve altı krallık katılıyor bu oyuna. Bu krallıklar Hükümdarları ile birlikte lanetlenmiş durumda. Bu laneti kırmak adına düzenlenen bu oyunda, bir hükümdar ölecek ve laneti kıracaklar. Lightlark adasında düzenlenen bu yarışmada kıyasıya bür mücadele söz konusu. Hükümdarların her birinin özel yetenekleri ve kendilerine has lanetleri var. Ve ada parçalanıp ölmek üzere. Bir kehanetle nasıl kıracaklarını bilselerde kehanette geçen adanın kalbini bulmaları gerekiyor. Tabi bunu adanın kralı hükümdarlardan biri olan Oro biliyor. Bu yüz gün sürecek oyunda ilk elli gün kimse kimseyi öldüremez. Fakat sonrasında herkes kendini ve krallığını korumak istiyor. Kitapta tüm hükümdarları ve krallıkları detaylı okuyoruz. Ama asıl baş karakter olan Isla. Wildling krallığının en genç hükümdarı. Ve güçlerini kullanamayan bie hükümdar. Ve bunu herkesten gizliyor. Sadece öüttefiki sandığı ve yarışmadan öncede hayatında olan en yakın arkadaşı Celeste biliyor. Ve Isla’nın halkının laneti bir kalp yiyici olması. Canavarca görülen bu lanet yüzünden herkes ondan korkuyor. Ve halkı onun Centennial’daki yarışmayı kazanıp çektikleri acılara son vermesini istiyor. Hayatta kalmak için kıyasıya mücadele eden hükümdarlar, yalan ve ihanetin kol gezdiği zamanlar, entrikalar, saklanan sırlar ve aşk üçgeninin olduğu müthiş bir hikayeydi. Başlarda biraz fazla karakter, yetenekler ve lanetlerin çeşitliliği karmaşık gelsede hikaye gittikçe daha da güzelleşiyor. Soluksuz okuduğum bir kitap oldu. Ters köşeleri ve şaşırtıcı detaylarıyla ikinci kitap için oldukça sabırsızım.

LightlarkAlex Aster · Parola Yayınları · 202375 okunma

·

50 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.