bir gencecik adam,
bir gül düşürdü yüreğine;
elleri titredi sevdasından.
kuşlar kanatlarına yıldızlar takıp
uçtular günbatımlarına...
bir gencecik adam,
damarlarında en yabani atların koştuğu,
sigarasının ateşini yitirdi
balıkçı teknelerinin gölgesinde;
caddelerde kaldı yarım sarhoşluğu...
"tökezledi bin kere,
bin kere kalktı ayağa..."
bir gencecik kız,
gözlerini gün batımlarında unutan,
öğrendi henüz daha erken...
erken etinden, kemiğinden soyunmaya,
kalbini avuçlarına almaya....
ve gencecik kız
içindeki bütün gülleri döküp denize,
gözlerinin yaşını öylece bıraktı
genç adamın titrek avuçlarına...
kapıldı direnen gövdesinin aydınlığına,
yürüdü kendine ait olan
o ıssız yola...
"balıkçı tekneleriydi sadece
bakan ardında..."