Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yazmak,yazmak,yazmak...
Henry Miller yazmaya dair duygularını “Tek bir gün bile yazmadan geçirebileceğimi düşünmek beni çıldırtıyor,” cümlesiyle ifade eder. Sait Faik ise duygularını  “Yazmasam deli olacaktım.” diyerek kelimelere döker. Ustaların bu sözleri, yazma eylemiyle olan ilişkimizi çoğaltmamız gerektiğini hatırlamak açısından önemli. Ancak bu sefer, yazma eylemi değil, yazmanın araçları üzerine odaklanmak istiyorum. Kalem, geleneksel bir yazma aracı. Daktilo ise mekanik bir yazma aracı. Tabii zamanla daktilo, yazarın kişisel tarzını, kimliğini yansıtan önemli bir unsura dönüşmüş. Örneğin, Ernest Hemingway ve Jack Kerouac gibi yazarlar, daktilo kullanımıyla özdeşleşmişler. Daktilo, onların imzası olarak kabul edilmiş. Bilgisayar ise modern çağın yazma aracı. Metinlerin dijital olarak oluşturulması, düzenlenmesi ve saklanması açısında büyük kolaylık sağladı diyebiliriz. Ben yeniden kaleme, geleneksel olan yazma aracına dönmek istiyorum. Kalem, el yazısıyla yazma imkânı sağlayarak yazma sürecine kişisel bir dokunuş, duygusal bir bağ katıyor. Yazar, fikirlerini doğrudan kâğıda aktarırken aynı zamanda düşünce sürecini yavaşlatıp derinleştirebiliyor. Milliyet Sanat’ın 50.sayısında Ümran İzci kalemin gücünü şu sözleri ile ifade eder: “Kalemin gücü öylesine büyük ki ne daktiloya ne de klavyeye yenik düştü.” Türk edebiyatında kalemden şaşmayan yazarlardan bir diğeri Nazlı Eray'dır. 75 kitabını da elle yazmış. Kalemi kendisinin bir uzantısı olarak gören Eray, kalemden asla vazgeçmez. Hatta her yeni yıl gecesi yastığının yanına yeni bir kalem koyarak uyurmuş. Feyza Hepçilingir de kalemin modasının geçmediğinin altını çizenlerden. Daktilo da bilgisayar da kalemi tahtından indiremeyeceğini iddia eder. Cemil Kavukçu da kaleme kâğıda sarılan bir diğer yazarlardan. Kavukçu, kâğıda yazdıktan sonra yazdıklarını bilgisayarda temize çekermiş. Orhan Pamuk ise defterine aldığı notları ve çizimleri “Uzak Dağlar ve Hatıralar” kitabından buluşturur. Ernest Hemingway çok sevilen romanlarını hep kurşun kalemle yazmış. Ben kalemle olan ilişkimi çoğaltmak, bilgisayara daha az bağımlı olmak için ustaların eserlerini kalemle temize çekerim. Yazarın kelime kelime kurmaca dünyayı nasıl ördüğünü anlarım. Bu süreçte ellerimin ve parmaklarımın çalışıyor olması, gözümün kelimelerden başka bir şey görmüyor olması benim açımdan çok, çok önemli bir şey!... Yazma eylemindeki bu değişim, sadece bir tercih meselesi değil, aynı zamanda yazarın kendisiyle olan derin bağın da bir ifadesi bence.
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.