Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sıkıntılı bir zamanın içindeyiz, akrep ve yelkovan arasında gidip gelen uslanmaz bir yolcu ümitlerimiz. Gönül yorgunluğu hamalıyız bir aşağı bir yukarı sabah akşam durmayan. Kuşların kanatlanıp uçmasına bağlı ürkek adımlarımız. Bilirim zaman eski zaman değil, ne karanlıklar aydınlığa haberci ne de bu seferler zaferlere gebe. Ecdadımın bastığı şanlı topraklar; kan kusar,ser verir, sır verir oldu hakikatin iplerini kirli eller her kestiğinde. Yürekler kaybettiğinden beri merhameti, beşikler boşa sallanır oldu geceleri. Gözlere mil çekildi, yüreklere tesir etmiyor kelimeler. Belli, yoksa iki aylık bebek kucak yerine toprağa emanet edilir miydi, gencecik, ömrünün en tatlı baharında olan bacım karanlığın kollarında can çekişir miydi, el kadar çocuk kedisini tembihler miydi, yüzünde en acı tebessümle "Ölüm bu hayattan daha merhametli" sözleri bir çocuk tarafından söylenir miydi, bir Kutsal bu kadar çiğnenir miydi, cübbeli adamlar ellerinde ezberden kağıtlarla satır satır yükselir miydi? Ey camiye yönelen, ey secdeye eğilen sadece adın mı Müslüman? Vah ki gitti Selahaddinler! Vah ki gitti o toprağa basınca yeri göğü titreten önderler! Dedim ya bizim adımız müslüman, ben doğarken kimliğimde öyle yazıyordu. Bundandır ezberden konuşmalarımız, bundandır sözde mert, yürekte titriyor olmamız. Büşra Akbaş
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.