Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

168 syf.
·
Puan vermedi
·
24 günde okudu
Daha önce adını hiç duymadığım bir yazar, tamamen tesadüfen kitaplığıma girmiş bir kitap. Ve muhtemelen içeriğini çok kısa bir süre sonra unutacağım o yüzden bir inceleme yazmak istedim. Kitap başlarda vermek istediği mesajdan çok uzaktı. İlk yarısında konunun nereye bağlanacağını anlamadığım için okumam uzun sürdü. Ama son çeyrekte ana karakteri kendime çok yakın hissettim. Öncelikle ilk sayfalarda geçen "günlük" detayı karakteri kendimle özdeşleştirmeme sebep oldu. Yıllardır düzenli olmasa da günlük yazan biri olarak eski sayfaları karıştırdığımda çoğu zaman kahramanla aynı şeyleri hissediyorum. "Çok daha ciddi duygular hissetmeliyim diye düşündüm. Günlükte ciddi şeyler yoktu. Günlük havadan sudan şeyler hakkındaydı. Ama hayatım böyleydi, buradaydım işte." Ellinor'un hayatla ilişkisinde de bana tanıdık gelen şeyler vardı: tutkusu olmayan bir meslek, kendini yeterince açamadığı insan ilişkileri, duygusal bir donukluk ve yaşamayı geleceğe erteleme. Bu düşünceleri; sevdiği hatta sevdiğini bile fark etmediği, gündelik hayatında en yakınında görünse de oldukça uzak olan Dag'ın ölümüyle şekil değiştiriyor. Hepimizin uçurumun kenarında yaşadığımızı fark ediyor. Ve yavaş yavaş tutkusunu mesleğine dahil edebileceğini, şu anda kalmayı, ilişkilerinde kendini ortaya koyduğunda bazen kabul göreceğini bazen beklediği karşılığı alamayacağını önemli olanın insanlarla daha içten paylaşımlarda bulunması olduğunu öğreniyor. Sıradanlığın içindeki otantik olanı keşfediyor. Ve en sonunda günlüğe layık bir hayata başlıyor. "Bütün mesele cesur seçimler yapmakta diye de ekledim, bu seçimler ister büyük ister küçük şeylerle ilgili olsun. Sonra günlüğümü açtım."
Postane Günlükleri
Postane GünlükleriVigdis Hjorth · Siren Yayınları · 2023318 okunma
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.