İnsanoğlunun gerek meccânen, gerekse çalışıp kazanarak nail olduğu bütün nimetler, Cenab-ı Hakk'ın bir lutfudur. Zirâ nimetleri yoktan var eden de, onlan elde etmek
için kulun muhtaç olduğu istidat ve kuvveti ihsan eden
de, Hak Teala'dır. Bu bakımdan insanoğlu, sahip olduğu
nimetlerin, aslında sırf Allah'ın bir lutfu olduğunu hatırından çıkarmamalıdır. Bunların, günün birinde hesabı verilecek emanetler hükmünde olduğunun idraki içinde
yaşamalıdır. Zira ayet-i kerimede:
" Bizim sizi boşuna yarattığımızı ve tekrar huzurumuza
döndürülüp hesap vermeyeceğinizi mi sandınız ? " ( 23/Mu'minûn, 115.) buyrulmaktadır.
Dolayısıyla, sahip olduğumuz maddi ve manevi nimetleri kullanırken, tamamen serbest bırakılmadığımızı
ve bunlan nzâ-yı ilahiye muvâfık bir şekilde kullanmak
mecbûriyetinde olduğumuzu düşünmemiz icab eder.
Rabbimiz diğer bir ayet-i kerimede de:
" Nihayet o gün ( dünyada faydalandığınız ) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz . " ( 102 Tkasur, 8. ) buyurarak büyük hesabı hatırlatmakta ve mes'üliyetimizi vurgulamaktadır.