Gönderi

Düşündükçe uyumak bir yana nefes bile alamıyordum. İnsanların duvarlar üstüme geliyor derken ne demek istediğini tam olarak anlıyordum. Duvarlar üstüme gelmekle kalmıyor, üzerime yığılıyordu. İleri teknolojik donanımlara sahip bu evde en ilkel işkencelerle ölüyor gibi hissediyordum. O an kendimi dışarıya attım. Nereye gittiğimin bir anlamı yoktu. Madem dünya beş yüz milyon kilometre karelik bir yüz ölçüme sahipti, benim içime ferahlık verecek bir yerler de muhakkak bulabilirdim. Hayır, lanet olsun… Dışarıya çıkıp gecenin bir yarısı sokakları turladığım halde boğuculuk hissi geçmedi. Tuna olmadıkça geçmeyecekti de! O adam benim ciğerlerimle eş değerdi. Benim nefesimdi…
··
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.