Gönderi

''bir insanın alçalması değil de, çakıldıktan sonraki o haline tanıklık ediyor oluşumuz canımızı sıkabilir. bir gecede bütün dişlerimiz tutmaz hale gelebilir. telafi edilebilir bir dün, dönüşü olmayan bir yarın halini alabilir. bir boşluk kendisini durmadan var kılabilir. bir yol yalnız da yürünebilir ama her yol bu yalnızlığı kaldıramayabilir. ama böyle şeylerden annemize bahsedemeyiz. mesela onlara, kalbimizi kıran kadınlardan ya da yarım kalan her şeyin bizde bıraktığı tortudan söz açamayız. çünkü annemiz bol endişedir, çokça sara nöbetidir annemiz. ele muhtaç olmamak ama öpecek bir el aramaktır annemiz. ama böyle şeylerden annemize bahsedemeyiz. hamsun'un açlığından ya da kierkegaard'ın titremesinden, annemize cehennemden. çünkü onun yarattığı cennete nankörlüktür her sözümüz. çünkü gövdesine taş yiyebilir annemiz ve yıllarca saklayabilir sızısını ses etmeden. hiç kimseyi yanına götürüp işte bu o diyemeyiz. çekip gitmelerden ya da kalmaya mecal bulamamalardan söz edemeyiz. ancak rüyamızda görürüz. sesini bir kez daha duyabilmek için ne varsa susturmayı göze alabileceğimiz hatta küstahça, dünyayı yerinden oynatacak gücü kendimizde bulmamız ama o parmaklarımızın ucunda yatarken hiçbir şey yapamamızdır annemiz. ama annemize böyle şeylerden bahsedemeyiz. aslında annemize hiçbir şeyden bahsedemeyiz. eve geldiğimizden, yemek yemek üzere olduğumuzdan, onu özlediğimizden bile. çünkü bir daha candan gülemeyeceğimizin garantisidir annemiz. ve annemiz öldüğünde sadece "artık yaşlanmayacak" diye sevinebiliriz.'' gamyuku.blogspot.com/2013/05/oglum-a...
·
1 artı 1'leme
·
448 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.