Gönderi

"Hiç beklemediği bir anda ona sürpriz yapmak istiyorsun." "Hayır! Öyle değil. Ama korkuyorum... Onu korkutmaktan korkuyorum, anlıyor musun? Öngördüğüm bu muazzam mutluluğun onu ürkütmesinden korkuyorum! Günün birinde ona seyahat etmek isteyip istemediğini sordum. Hiçbir şey arzulamadığını, bu ülkelerin var olduklarını, güzel olduklarını ve başkalarının oralara gidebileceğini bilmenin ona yettiğini söylemişti..." "Peki sen Jérôme, sen seyahat etmek istiyor musun?" "Her yere! Hayat bana uzun bir yolculuk gibi geliyor onunla, kitaplarla, insanlarla, ülkelerle... 'Demir almak' deyiminin ne anlama geldiğini hiç düşündün mü?" "Evet, bunu sık sık düşünüyorum," diye fısıldadı. Ama ben onu üstünkörü dinleyip sözlerinin yaralı kuşlar gibi yere düşmesine izin veriyor, kaldığım yerden devam ediyordum: "Gece yola çıkmak, şafağın göz kamaştırıcı aydınlığında uyanmak: Dalgaların belirsizliğinde yalnız ikimiz olduğumuzu hissetmek..." "Ve henüz çocukken haritadan baktığımız bir limana varmak, hakkında hiçbir şey bilmediğimiz o yere..."
Sayfa 40 - Can Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
·
52 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.