Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sadece bu, Alenka Zupancic’in kitabının yalnızca özgün felsefî bir olay değil, aynı zamanda günümüzün etik-politik tartışmalarına hayatî bir müdahale olduğunu göstermeye yeterlidir. O zaman buradan çıkacak sonuç, Alenka’nın kitabına büyük saygı duyduğum ve takdir ettiğim mi olmalıdır? Hiç de değil: Böyle bir takdir davranışı daima yazara ilişkin içe sinmiş bir üstünlük konumunu varsayar: Şahsen yazara tepeden bakabileceğimi ve çalışmasının niteliği hakkında yüce gönüllükle olumlu bir yargıya varabileceğimi düşünüyorum. Dost bir felsefeci için tek gerçek saygı işareti kıskançlık dolu bir öjkedır nasıl oldu da yazarın söylediğini ben düşünmedim? Yazar bunu yazmadan önce geberseydi de vardığı sonuçlar kendi hâlinden memnun huzurumu bozmasaydı daha iyi olmaz mıydı? Alenka’nın kitabı hakkında yapabileceğim en büyük itiraf, el yazmalarını okurken kendimi ne kadar sık kıskançlık ve öfkeden ağzı açık, felsefeci varlığımın tam da çekirdeğinde tehdit altında hissederken, henüz okuduklarımın halis güzelliği ve coşkusuyla çarpılmış, böylesi özgün düşüncenin bugün hâlâ nasıl mümkün olabileceğini merak ederken yakaladığımdır. O hâlde bırakın kendime Alenka için bir tür ​“akıl hocası” rolü biçmekten çok öte bir dizi ortak projede kendisiyle işbirliği yapabilmekten naçizane bir ayrıcalık hissettiğimi söyleyeyim. Eğer Alenka’nın kitabı klasik bir referans kitabı olmazsa, bundan çıkarılabilecek tek sonuç, akademik çevremizin anlaşılması güç bir kendini yok etme iradesinin ağına düştüğüdür.
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.