Gönderi

En çok an'ları merak ederdim; bir kadının unlu ellerini çabucak önlüğüne sildiği, unların önlüğün üstünde yapışık kaldığı, cama koşarken artık bunu önemsemediği... Ellerin hâlâ hamur tahtasındaki yumuşak kıvamlı şeyin izini, sıçrayan yağın acısını taşıdığı, boğum yerlerinin aklaşmış, derinin hafifçe kızarmış olduğu... Kutlamaların, bayramların karşılıklı ödünç verilen eşyaların, sunulan armağanların, ikram edilen yemeklerin ardında varlıklarını koruyan, güçlerinden hiçbir şey kaybetmeden kunt, acımasız bekleyen şeylerin çabucak uykudan uyanıverdiği anları... Yemeninin üstünkörü bağlanıverişi, birkaç saç telinin bembeyaz örtünün altından terli alna yapışıp kalması... Kiliseye ya da camiye koşarken kenarı mavi ya da pembe işli tertemiz fanilanın altında saklı kalbin çarpması, tırnakların arasında hâlâ un kalıntıları...
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.