Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İki şey, üzerlerine sık sık eğilip ısrarla düşünülürse, insanın ruhsal yapısını hep yeni, hep artan bir hayranlık ve korkunç saygıyla dolduruyor: üzerimdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası. Her ikisini, karanlıklarda gizlenmiş ya da benim ufkumun ötesinde aşkın alanda imişlercesine aramama ve sırf tahmin etmeme gerek yok, onlan önümde görüyorum ve doğrudan doğruya benim kendi varoluşumun bilincine bağlıyorum. ilki, dıştaki duyular dünyasında benim bulundu ğum yerde başlıyor ve içinde bulunduğum bağlantılar ağını, dünyalar üzerine dünyalardan ve sistemler sistemlerinden oluşan, ayrıca da dönemli hareketlerin sınırsız zamanlarına, bu zamanların başlangıçlarına ve devamına doğru uzanan uçsuz bucaksız büyüklüğe dek genişletiyor. İkincisi, benim görünmez benli ğimde, kişiliğimde başlıyor ve kendimi, gerçek sonsuzluğu olan, ama yalnızca anlama yetisince fark edilebilen bir dünya içinde kendi gözümün önüne getiriyor. Bu dünyayla (ve onun aracılığıyla aynı zamanda bütün o görülebilin dünyalarla) ben kendimi, orada olduğu gibi sırf rastlantısal bir bağlantı içinde değil, genel ve zorunlu bir bağlantı içinde tanıyorum. İlk görünün, sayısız dünyalar çokluğu görünümü, benim, kısa bir süre için (nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde) ya şama gücüyle donatıldıktan sonra, kendisinden oluştuğu maddeyi (evrense sırf bir nokta olan) bu gezegene geri vermesi gereken hayvansal bir yaratık olarak önemimi adeta yok eder. Buna karşılık, ikincisi, düşünene bir varlık olarak değerimi, kişiliğim aracılığıyla, sonsuza dek arttırır; çünkü bu kişilikte ahlak yasası, hayvanlıktan, hatta bütün duyular dünyasından bağımsız bir yaşamı -en azından varoluşumuzun bu yasa tarafından amaca uygun belirişinden, bu yaşamın koşulları ve sınırlarıyla sınırlanmış olup sonsuza doğru uzanan bu belirlenişten açığa çıktığı kadarıyla açığa çıkartır (İmmanuel Kant)
·
158 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.