doğulu belli
belki bizim oralı
nerde görsem tanırım ben
hüznünde asi dağların şivesi bozuk dumanını taşıyan
bu eşkiya duyarlığını
yaşı kırk beş elli, belli uyumamış Ankara'nın derdine
ceketi küçük geliyor, elleri biraz büyük, yüreği yaralı
karısı yeni ölmüş, sığınmış oğlunun evine
bir hamayıla bir sure sürer gibi
bir muskaya yerleştirir gibi
okunmuş, katlanmış güvenliğini
arkasını yazar gibi askerlik fotoğrafının
bir naylon geçirircesine nüfüs teskeresine
yarine yazdığı mektuba koyar gibi
biraz kostak, biraz hüzünlü
ne zaman efkara gönül indirse kaşlarını çatar hani
işte öyle yerleştiriyor ''Milli Piyango'' biletini
yoksul cüzdanının en afili yerine
o da hazır şimdi yılbaşı çekilişine
yüzünde işini özenle yapmanın erinci
bakıyorum umudun bir an için ısıttığı gözlerine
bilmiyor onun için şuracıkta yazıverdiğim öyküleri
katlayıp yerleştirirken cüzdanını cebine
sormak geliyor içimden adresini
yürürken bir ayağı aksıyor
hep kıyısından gidiyor yolun
belli yakıştıramıyor kendini kente
uzun uzun bakıyorum ardından bir dostu uğurlar gibi
ağlamak geliyor içimden
nasıl da uzağız birbirimize
ah adresini bilseydim amca
yollardım sana bir yılbaşı tebriği
inan yalnız sana
hani tercüman olsun diye yüreğime
bol kuşlar olsun üstünde, mavilik, bir köşede kalpler birleşmiş,
işte öyle afili
ve altında mani deyişli el yazısı bir cümle:
uçan kuşlar konsun senin göğüne!
Mungan