Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Martin Luther
Almanya’da endüljans satımı Mainz eyaletinin genç başpiskoposu Albrekt’e bırakıldı. Albrekt Papa’dan, denetimi altına üç piskoposluk almış ve bu yüzden yıllarca süren borçlara girmişti. Ama Papa’ya para gerekiyordu! Başpiskopos sattığı endüljanslardan gelen paranın yarısını kendine alabiliyor, böylece de borçlarını ödeyebiliyordu. Bu yüzden ticareti etkin olmalıydı. İşin uygulamasını Augsburg’ta bulunan bir bankanın eline bıraktı. Banka ise bu işleri yürütmek için Johann Tetzel adında kendini öven, vicdansız bir Dominiken keşişi görevlendirdi. Tetzel kendini çok önemli biri sayarak Almanya’yı baştanbaşa dolaşıp af ticaretini yapıyordu. Önünde haç, papalık arması ve kendi mevkisini gösteren işaretleri taşıyan Tetzel görkemli bir alayla kente giriyordu. Bulunduğu yerin bütün dinsel işlemleri onun emrindeydi. Her gün endüljans üzerine vaaz ediyordu. Halk arasında papalık sarayındaki görkemli yaşam ve para sevgisiyle, Tetzel’in yüksek aylığı, savurganlığı ve ahlâksızlıklarıyla alay ediliyordu. Endüljansları alan kimileri Tetzel’i sorularıyla sıkıştırıyordu. Özellikle Augustinusçu keşişler, insanı endüljans belgesinin değil, ancak gerçek tövbenin, günahın getirdiği cezadan kurtaracağını savunuyorlardı. Birisi, “Papa, Araf’taki azaplardan insanları kurtarabilir mi?” diye sordu. Tetzel “Evet” diye yanıt verince, adam sözünü şöyle sürdürdü: “O zaman kilisenin başındaki kişi çok gaddar bir kişidir, çünkü birkaç kuruş için binlerce kişinin Araf’ta azap çekmesine göz yumuyor.” Ama endüljansları alan, onlara inanan çok kişi vardı. Canının kurtulması için insan ne yapmaz ki, hem de endüljansın fiyatı kişinin maddi durumuna bağlıydı. Tetzel’in vaazlarında, özellikle şu sözleri çok etkiliydi: “Ölen anne ve babalarınızın ve akrabalarınızın sesini işitmiyor musunuz? Onlar, ‘Allah’ın eli bize vuruyor, bize acıyın! Büyük acılarla azap çekiyoruz, ama siz birkaç kuruşunuzla bizi buradan kurtarabileceğiniz halde kurtarmak istemiyorsunuz!’ diye bağırıyorlar. Baba oğluna, ana kızına şöyle haykırıyor: ‘Sanki beni ısırıyor, etimi yiyorsunuz. Sizi biz doğurduk, ekmeğinizi verdik, sizi eğittik. Mal mülkümüzü size bıraktık, ama siz bizi bu azaptan kurtarmak istemeyecek denli katı yüreklisiniz.’”
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.