Gönderi

240 syf.
8/10 puan verdi
Tatil için Denizli’ye Ali’nin arabasıyla gidecek olunca Şamil C**’dan aldığım kitapları götüreyim bari dedim. Zaten birçoğunu okumuştum ama okumadıklarımı da koydum bavula. Geriye üç kitap bıraktım. İkisi, kütüphaneden alınca tek seferde bitiremeyeceğim kalınlıkta, bir de bu kaldı işte. Neden kaldı? Önünü, arkasını, içini okumadım. Sadece ismi, kapağı ve yazarı yeterli oldu. İçimden bir his “bu kitap Marquezinkiler gibi bir tada sahip” dedi. Giriş bölümünde direkt bundan bahsediliyordu. Öyle ki, Marquez’in etkilendiği bir adammış kendisi, büyülü gerçeklik Marquez’e onun elinden geçmiş. Büyülü gerçeklik denince hemen ilgimi çekti zaten. Severiz. Giriş de, bu konudan güzelce bahsediyordu. Girişte bahsedilen bir başka konu da dipnotlar ve kitabı okumanın kimilerine göre zorlayıcı olacağıydı. Evet, kabak gibi ortada olan bir durum. Yalnız, okumalarına az da olsa özen gösteren biri bu dipnotların üstesinden gelebilir. Şahsen ben şöyle bir taktikle ilerledim: Genelde kelimenin ne olduğuna gözucuyla bakıp kalan açıklamaları pek okumadım. Çünkü diğer türlüsü akışı biraz fazlaca bozacaktı. Arka arkaya on kuş ismi sıralanmış mesela, bunların kuş olduğunu anlayınca bilimsel isimleri neymiş, tipleri nasılmış pek önemsemedim. Fonetiği duyayım diye hepsini sesli okuyarak geçtim. Altyazı meselesi tamam ama yine de eksik bir yön kaldı. O dönemde Brezilya’da yaşıyor olsam bir nebze tamamlardım bu eksikliği ama yine de tam olmazdı. Yazar çok fazla atıfta bulunuyordu. Bunların birçoğu dipnot ile açıklandı ama eminim açıklanmayanlar da vardır. Hem direkt anadilinden bir kelime şakası okumak, çeviri notunda açıklanmasının yerini tutar mı hiç? Hem dil düzleminde, hem kültürel anlamda bir eksiklikti bu hissettiğim ama kitabı daha kötü yapan bir şey değildi. Sadece “ah bir de şöyle okusaydım” diye iç geçirmek benimkisi… Büyülü gerçekliğin büyü kısmının daha ön planda olduğunu düşündüğüm zamanlar oldu. Sonra, böyle “büyü” olarak okurken bir anda gerçekteki karşılığını anlayınca “woaaaaa” oldum. Bu farkındalığı birbirinden bağımsız olaylarda tekrar tekrar yaşadım ve gerçekliğe geçmemiş büyüleri de acaba ben mi fark etmedim diye içime bir kurt düştü. Kısa bir masal anlatıp sonra “işte şimdiki bu “bilmem ne” böyle ortaya çıkmıştır” dediği kısımlar kitabın imzası olabilir. Hatta, finalin bile böyle olduğunu düşünürsek evet imza kesinlikle budur. Gerçi diyebilirsiniz ki büyülü gerçeklik zaten budur. Olabilir. Ben çok sevdim. Arabadan çiçeğe, el hareketinden yıldıza birçok şeye dair hikaye barındırıyordu ve hepsi çok güzeldi. Cadıların yaratıkların dünyasında biraz kayboldum ama bu kayıp olma hissi kaçınılmaz. Taaa uzaklardaki bir coğrafyanın silinip gitmiş kültürünün ögeleri çünkü bunlar. Yine de hiçbir zaman bağlamdan kopacağım kadar güçlü değildi bu kaybolma. Kitabın geneli muzip bir havaya sahip. Karakterin bunda tabi ki etkisi var ama karakter haricinde de öyle. Macunaima’ya gelince… Bayılırım böyle hoppa tiplere. Söylediği her cümle tam ona ait olacak tiptendi. Çevirmen de özellikle bu kısımlarda çok güzel iş çıkarmış. Macunaima’nın söylediği e kitabın kendisinde tekrarlayan kısımlar vardı. İnsanın ağzına dolanacak, yolda seke seke yürürken karşından gelen insanlara söyleme isteği uyandıracak türden cümlelerdi bunlar. Genel olarak Macunaima, dolayısıyla kitap böyleydi belki de. Yazarın üç tane sonsözü vardı. Hatta biri sonsöz sayılmaz, anlatıya dahil bence. Çok severim. Bu sonsözlerde söylüyor, bu kitap bir oyuncak diye. Tani küçük gördüğünden demiyor bunu. Daha bu sonsözü okumadan, oyuncak kelimesini kullanmasam bile his olarak tam da böyle düşünmüştüm kitabı. Sonra, yaratıcısının da benzer bir şey söylediğini duyunca çok keyiflendim. Kitaba çok fazla karakter girdi ama birçoğu hızla ortadan kayboldu. Bu açıdan alışılagelmiş bir kurgu-karakterler ilişkisi yoktu belki. Kitabın başından sonuna sadece Macunaima ilerledi, kardeşleri de büyük bir kısımda vardı. Özellikle Maanape’ye bayıldım. “Maanape büyücüydü.”
Macunaima
MacunaimaMário de Andrade · Africano Kitap · 201920 okunma
·
64 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.