yitirdiği suyunu verdim ona
acı mermerden damıttığım, yeniden çelik
artık elleri her yerde ve sevinci bol
eylülün son konuğu üç beş gecelik
anlatılmaz nasıl haykırıyor durmadan
kardan geri. çığlığı kardan ger
çıplaktı süvariydi çok eskiden dağlarda
sonra talim yerinde bir ileri bir geri
kentlere hiç girmemiş. yüzü ata boyalı
çığlığı kardan geri
sonra girdi apansız. arpasız beygir gibi
ne de güzel evleri. sonradan döndü geri
atının nalı gümüşten ve mıhı altından
silkinerek bin yıllık bir çekinin altından
mahmuzlayıp yeniden çıplak dağlara doğru
meydan saati nerde artık o nerde şimdi
yepyeni bir takvimin ilk yaprağı o şimdi
şimdi nereye atsa bir su bulur elleri
çığlığı kardan geri
ama yağmurdan da ileri
duyduğu gümbür gümbür silâh sesleri
bir gün elbet gelir.