Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sırtüstü yatıp dinlendik biraz, ılık bir esinti vardı. Bir süre sonra doğrulup tentürdiyotu sürdü. Sigaralarımızı yaktık, yavaşça konuşarak oturduk orada. Gitmeye karar verdik sonunda. Evinin kapı­ sına kadar götürdüm. Orada durup kucaklaşırken birden sımsıkı yakaladı beni ve sürükledi. «Bırakamam seni daha,» dedi. Der demez de üstü­ me atıldı, çılgınca öperek ve can alıcı bir yanılmazlıkla pantolonumun düğmelerine uzanarak. Bu kez boş bir yer aramadık bile, olduğumuz yere çöktük kaldırımda, büyük bir ağacın altında. Rahat sayılmazdı kaldırım —biraz sürünüp birkaç adım ötedeki yumuşak toprağa erişmem gerekti. Dirseğinin yanında küçük bir su birikintisi vardı, çıkarıp birkaç santim daha kaymaya yeltendim ama çıkarmaya kalkışınca iyice sinirlendi Mara. «Sakın çıkarma bir daha,» diye yalvardı. «Deli oluyorum. Sev beni, sev beni!» Uzun bir süre dayandım üstünde. Daha önce de olduğu gibi, tekrar tekrar geldi beli, cıyaklayıp hırıldıyordu bir yandan, şişlenmiş bir domuz gibi. Ağzı daha da büyümüş, ölçüsüz şehvetlenmiş görünüyordu; gözleri kayıyordu sara nöbetine tutulmuş gibi. Biraz çıkardım serinlesin diye. Yanındaki su birikintisine elini sokup birkaç damla serpti üstüne. Çok iyi geldi bu. Hemen arkasından dört ayak doğrulmuştu bile, bir de böyle denemem için yalvarıyordu. Emekleyerek arkasına geçtim; altından elini uzatıp yakaladı kamışımı, kaydırıverdi içeri. Dosdoğru rahme girdi. Acıyla hazdan gelen bir inilti koptu. «Büyümüş,» dedi, kıvrandırarak kalçasını. «Gene sok, ta dibine kadar... Durma hadi, acımasına aldırmıyorum.» Böyle diyerek çılgınca bir sendelemeyle geri geri bana doğru geldi. Kanım donmuş, taş gibi kalkmıştı kamışım, hiç gelemeyeceğim sanıyordum. Ayrıca, yumuşamasından korkmadığımdan, bir seyirci gibi izleyebiliyordum olanları. Çıkıncaya kadar çekip ucunu yumuşacık ıslak dudaklara sürtüyor sonra gene daldırıyor, tıpa gibi bırakıyordum öylece. Kalçalarını tutuyordum iki elimle istediğim gibi itip çekerek. «Yap yap,» diye yalvarıyordu, «delireceğim yoksa!» Çarptı bu beni. Başladım tulumba gibi işlemeye, bir içeri bir dışarı, sonuna kadar ama hiç çıkarmadan, birtakım sesler çıkarıyordu o bir yandan —Ah! —Ah, oh! —Ah! Sonra birden bumm! Balina gibi fışkırdım. Üstümüzü başımızı silkeleyip eve doğru yürü­ meye başladık yeniden. Köşede birden durdu oldu­ğu yerde taş kesilmiş gibi, sonra bana dönerek neredeyse çirkin biri gülümsemeyle: «Şimdi gelelim pis işlere!» Şaşkın şaşkm baktım: «Ne demek istiyorsun? Hangi işten söz ediyorsun?» «Demek istediğim şu,» dedi, yüzündeki tuhaf gülümseme hiç silinmeden. «Elli dolar gerekli. Yarı­ na kadar bulmalıyım. Bulmak zorundayım. Mutlaka, mutlaka...
Sayfa 81
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.