Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

180 syf.
·
Puan vermedi
Doğmak ya da doğmamak. Tüm mesele bu değil. İnsan hayatı üç evreden ibarettir. Doğmak, yaşamak ve ölmek. Bizim için doğmak ve ölmek arasındaki o zaman dilimi çok kıymetlidir. Kendimizi gerçekleştirmeye çalışırız. Peki ya bizi dünyaya gelmeden önce bizi birileri eğitmek isteselerdi? Nasıl bir dünyaya geldiğimizi anlama imkanımız olsaydı? Hazırlanmış bilinçler olsaydık... Kimine göre öyleyiz. Seçimlerimizi yaşıyoruz. Dünyaya gelirken unutuyor ve bu seçimleri yaşarken kim olduğumuzu ve beden bu hayatı seçtiğimizi araştırıyoruz. Başka ve kabul gören bilgi de bu dünyada seçemediğimiz aile, coğrafya arasında seçimlerle kendimizi arıyoruz. İşte bu ikisini de değil, dünyada var olanı birileri bize anlatsaydı. Nasıl bir dünya yaşayacağımızı değil, nasıl bir dünyaya geleceğimizi ve bu dünyada önemli olan her aşamayı üst düzeyde öğrenseydik. Cenin olmamızı fırsata çevirmeyi deneseydi birileri. Cenin! Bir insan yaşamındaki en hızlı gelişme dönemi anne karnıdır. O dokuz ayda kalbimizin oluşması ve ilk atışıyla beraber 38. haftaya kadar bir insan formu alıp doğmaya hazır oluşuyla bebek. Kendimizin minyatürü olarak gördüğümüz o sevimli ve bize muhtaç tatlı varlıkların beklemek oldukça heyecan vericidir. Bu kitapla nasıl tanıştım ve nasıl bir kitap? Ha. Adem ve Havva’ya dair ki Havva ismi kur’an’da geçmez, Adem kıssasını okurken bu kitap araştırmalarda önüme düştü. Tam da Hz. Adem’in aslında cennet için yaratılmasısınız bilip de iatan etmediği aksine sorumluluk alıp kendini affettirmek için Allah’a tövbe sunduğu ayette. İki karakter var. Şeytan ve Adem. Şeytan kibirlenir ve bunu sürdürür. Adem men edildiğine yaklaşmayı şeytanın onun kandırmasına yüklemeden kendi benliğine bağlar ve sorumluluk alarak tövbe eder. İlgi çekici bir sahneydi benim için. Ve bir yerde bu kitabı gördüm. Kitap eski bir basım ve gerek basımı gerekse imla kuralları çok sorunlu. Okurken zorluk yaşatıyor. Ama konu o kadar çok farklı ve ilgi çekici ki bunları görmezden gelebiliyoruz. Bizi anne olmaya hazır olmayan bir kadınla karşılıyor kitap, Madeleine. Anne, bana şimdilerde popüler olan ve benimde kitabı okumadan önce izlemiş bulunduğum Berkun Oya’nın “Kuvvetli Bir Alkış” mini dizisindeki anneyi hatırlattı. İki farklı karakterler ama annelik ve serüveni ile ilgili farklı bakış açıları sunuyorlar. Dizideki en çarpımı söz benim için; “Annelerin kafası karışık olunca, toplum doğru soruları sorabilir mi?”sorusu oluyor. Tüm bunları ekleye ekleye kitaba başlıyorum ve kitap çok çarpıcı bir atasözü ile başlıyor. Kadının varlık sebebi üzerine. “Tanrı her yerde olmadığı için anaları yarattı.” Yahudi Atasözü Evet. Kutsal kitaplar var yaratılış. Kur’an’da geçmez ama Tevrat’ta Havva ismi geçer. Ve Yahudilikte anne din taşıyıcıdır. Mitokondride annenin genlerini kendinden nesillere aktaran bir sistemin ilk varlığı Havva. Peki toplum kadını nereye koydu? Kadın! Kimine şehvet abidesi, Kimine damızlık bir varlık, Kimine kutsal, Kimine yasak, Ve hep günahkar. Oysa varoluşu süreğen kılan iz taşıyıcılar. Bir kadın doğum uzmanının sayfasında görmüştüm enne Rahmi bir ağaç gibiydi. Bakın “Rahim” Allah’ın isimlerindendir. Sözlükte acımak, esirgemek, korumak, affetmek, bağışlamak, merhamet etmek gibi manaları barındıran ve rahmân gibi r-h-m- (.م.ح.ر) kökünden türeyen rahîm kelimesi, çok merhamet edici anlamında kullanılıyor. Allah kadını yüceltiyor ama işte bunu kul görmeyi hiç istemiyor. Hatta kul çok ileri gidip erkeğe tapmayı alıp kızları Allah’a adlettiyor. Bu kur’an’da şöyle geçer. 37/Saffat Suresi Neyse konuya dönelim. Rahim! Tıp eğitimde mi kullanılıyordu bilmiyorum ama bir rahimi alıp beyaz bir kağıdın üzerine koyuyordu doktor ve çıkan şekli gösteriyordu. Bu tıpkı ağaç gibiydi. Canlıyı yeşerten bu şeyin ağaca benzemesi, çocuğun oluşumunun ilk evresinin cinsellik olması bana ister istemez Hz. Adem ve Havva’yı hatırlattı. Yasak bir ağaç, ağaca yaklaşmayla ortaya çıkan edep yerleri ve dünyaya dönüş. Ve şimdi varlığı ileriye taşımanın özü. Kitabın ana karakteri Mandelein. Tanıdık bir sima olarak gelecek. Birçok kadının yaşadığı bir sorunu yaşıyor. Mandelein anne olma serüveninin başlangıcı olan bir birlikteliğe hazır değildir. Cinsellik onun için korkunç bir durumdur. Evliliği ve doğal süreci kabullenme süresi uzamıştır ve eşi bu duruma artık anlayış gösterememiştir. Eşi tarafından beklenmeyen bir zamanda tecavüze uğramıştır. Rızasız bir ilişki tecavüzdür. Bu olaydan sonra hamile kalır ve bu defa hayata hazır bir çocuk getirme fikrine kendini adayarak belkide korkularını bir başkasında, kendi canında büyüteceği bir varlıkta tamir etmeye çalışır. Bunun yolu da dünyaya hazır gelmektir. Donanımlı ve olacaklara hazır bir şekilde. Berkun Oya’nın kaleme aldığı diziyi izlediğimde nasıl bir kafa ya, demiştim. Müthiş farklı ve alışkın olduklarımızın dışında bir yapı olarak gelmişti. Akabinde bu kitabı diziyle alakasız, dini bir okuma yaparken hem de Hz. Adem ve Hz. Havva üzerinden düşünürken bulmuştum kendimi. Şimdi o kadar çok kadın, çocuk, aile, eş, imtihan kafamda dolanıyor ki... Ve bir ayrıntıda bu kitap yazar tarafından farklı yapımları ile bilinen Caroline Thompson’a armağan edilmiş. Kadınlar, kadınlar, kadınlar... Mandeline çocuğunu hayata hazırlamam için hemen başlamak ister ve bir süre sesli kitap okur. Sonra bunu doktoru ile paylaşır. Doktor ilk başta saçma bulsa da klasik olmaktan sıkılmıştır. Bunu kabul eder ve ultrason kullanımı ile bilgiyi aktarmayı dener. Bir iki hafta sonra bir fark görmeyince yanlış yolda olduğuna karar verir anne ve doktor. İşte bu sorada bilgi açlığı çeken bir değil iki çocuk olduğu belli olur. Bir kız ve bir erkek. Bir kadın ve bir erkek... eğitimler başlar. Zaman dünyaya gelmeye müsait oluncaya kadar. Dünyaya gelmeden her türlü bilgiyi alan çocuklar dünyadaki bir günü merak eder. Bugün bize gazete oku derler. Ve o gün bir seçimi hazırlar. Dünyaya gelmenin zamanıdır. Dünyaya gelmeye karar veren kız çocuğu ve içerde kalan, bilgiçlikle tanrıcılık oynayan erkek çocuk. Tanrı ve erkek. İçerdeki kız olsa Tanrı değil de Azize olurdu değil mi? ... Bundan sonrası asıl ilgi çeken bölüm. Kız çocuk hayata planladığı dahilikle mi atıldı? Erkek çocuk ki adları var ama ben cinsiyet üzerinden ilerlemek istiyorum, erkek çocuk içerde kalabildi mi? Nasıl bir düzen kuruldu? Anne başarılı oldu mu? Doktor bir buluşa imza atabildi mi? Baba nasıl bir rol oynadı? Hayat akışını bozmak mümkün mü? Hayatın olağanlarına katılmak bizden neleri götürür? Bir insanı aptallaştıran duygular mıdır? Birçok soru ve cevapları barındıran aynı zamanda çok farklı düşünceler sunan bir kitap. Sıradışı bir konu arayanlara tavsiyedir. İçeriğinde müstehçenliğin çok olduğunu da not olarak belirteyim. Yaş sınırı olmalı. Anlatım tarzı, üslup, ifadeler ve konu her dimağa göre değil. Keyifli okumalar!
Doğmadı Kutsal Çocuk
Doğmadı Kutsal ÇocukPascal Bruckner · Telos Yayıncılık · 199736 okunma
·
166 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.