Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sonuçta neden inanılmasın? Hiç kimsenin inanmaya zorlanamayacağı gibi, aynı şekilde hiç kimse de inanmamaya zorlanamaz; ama buna benzer tartışmaların bizi doğru anlayış tarzına yönelttiği aldatmacasıyla kendimizi tatmin edemeyiz. Kabul edilmez özür diye bir şey varsa, bu işte odur. Cehalet cehalettir; cehaletten herhangi bir şeye inanma hakkı çıkarılamaz. Aklı başında hiçbir insan diğer konularda bu derece sorumsuz davranmayacak veya görüşlerinin ve aldığı tavrın bu kadar zayıf bir temeli olmasına rıza göstermeyecektir. Aslında bunlar yalnızca, dinle olan bağlarını çoktan koparmış bir insanın dine hala sıkı sıkıya bağlı olduğunu kendisine ve diğer insanlara gösterme çabalarıdır. Din sorunları söz konusu olduğunda, insanlar mümkün olan her türlü rezilliğe ve entelektüel samimiyetsizliğe girişirler. Felsefeciler, özgün anlamlarından hiçbir iz kalmayıncaya kadar kelimelerin anlamını çekip uzatırlar. Kendileri için yarattıkları belirsiz bir soyutlamaya "Tanrı" adını verir, bunu yaptıktan sonra da artık tüm dünyaya karşı tanrıcı, Tanrıya ihtiyaç duyan kişi pozunu takınabilirler. Hatta Tanrılarının artık dinsel doktrinlerin güçlü kişiliği olmayıp yalnızca zayıf bir gölge haline geldiğini kavramaksızın daha yüksek ve saf bir Tanrı kavramını kabul etmeleriyle övünürler. Eleştirmenler, evren karşısında insanın duyduğu önemsizlik ve güçsüzlük duygusunu kabul eden herkesi "aşırı dindar" olarak tanımlamakta ısrar ederler, oysa dinsel tavrın özünü oluşturan şey, bu önemsizlik ve güçsüzlük duygusu değil bunu izleyen aşama, bunlara çare bulmaya çalışan tepki aşamasıdır. Koca dünyada insanların oynadığı küçük rolü alçakgönüllülükle kabul edip daha aşırıya kaçmayan bir kişi, umulanın aksine işte böyle bir kişi sözcüğün gerçek anlamıyla dinsizdir.
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.