Kitabı okumayı bitirdiğimde ilk kez biyografi okuduğumu fark ettim. 3. Kişi tarafından yazılan roman havası vardı. Murakami'nin kalemiyle onun anılarını okumak çok özel hissettirdi. Kendi hayatı hakkında çok detay vermeyen birinin, babasını anlatırken de o tutumu sergilediğini hissettim okurken. Düz, sade ve sıradan bir anlatım. Öne çıkarmak istediği konular da bunlar olduğunu belirtmişti kitapta zaten, sıradan biri ve sıradan bir evlat olduğunu. Her seferinde kaderin önemini belirtmesi de hoşuma gitti. Bu sayede kendi varlığını daha çok anlamdırmış ve bunu sunarken okuyucunun da anlamlandırmasını sağlıyor. Kendince bir isim de bulmuştu 'saydamlaşmak'. Anlattığı anılarını kedilerle bağdaştırması da ayrı keyif vericiydi. Çerezlik, sakin ve akıcı bir eserdi. İllüstrasyonlarla beraber yiyip yuttum. Anyo budist tapınağına gidip serin bir havada ağaç altında tekrardan okuyasım var.