“Anladığım kadarı
ile sona doğru gidiyorum. Kendimde ihtiyarlık ve zayıflığı daha çok
hissediyorum. Bu durumum beni kafesten çıkmaya zorluyor. Buna
girişince de kanatlarım kırılıyor vücudum kan ve yara içinde kalıyor, nefesim kesilerek düşüyorum. Duvarlar daralıp, tavanlar alçalıp
pencereler sıkıştırdıkça, kaygan bir çukura düşmüş bir karınca gibi
oluyorum. Dertler çok ağırlaşmış, benim harikulade gücüm tahammül
edemez olmuş, dert tanelerini toplamak için sabrım kalmamış ve yine
iç dünyamın dışında her şey, bir takım hederler, siyahlıklar, kirlilikler,
kötülükler, facialar, musibetler, düşüşler, harabeler, sel, deprem, kıtlık,
kölelik, yabancılık, kendinden kopmalık, vesvese...