Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

MUHABBETİN HAKİKATİ
Allâhü Teâlâ ve Resûlünü (s.a.v.) sevmek, her mümin üzerine farz-ı ayındır. Nitekim Bakara Sûresi’nin 165. âyet-i celîlesinde -meâlen-: “Müminlerin ise Allâhü Teâlâ’ya muhabbetleri, her şeyden daha ziyâdedir.” buyurulmuştur. Muhabbet; insanın hoşuna gittiği için bir şeye meyletmesidir. Bir kulun, Rabb’ine karşı hakîkî muhabbeti ise ancak kalbini, nefsinin arzularından kurtardıktan sonra hâsıl olabilir. Allah sevgisi kalpte kararlaştığı zaman, başka şeyin sevgisi oradan çıkar. Yahyâ bin Muâz (rah.) demiştir ki: “Allâh’ın yasakladığı şeylerden sakınmadığın hâlde onun sevgisinden nasıl söz ediyorsun? Bir kimse nefsânî arzulardan sakınmadığı hâlde, muhabbet iddiâsında bulunursa muhakkak o, yalancıdır. Malını Allah yolunda infâk etmeksizin Cennet’i istediğini iddia eden kimse yalancıdır.” Râbiatü’l-Adeviyye (rah.) dedi ki: “Sen, Allah’ı sevdiğini söylediğin hâlde ona âsî oluyorsun. Eğer sen sevginde sâdık olsaydın, ona itaat ederdin. Zira kişi, sevdiği kimseye itaatkârdır.” Sehl bin Abdullah Tüsterî (rah.) demiştir ki: “Her gün mutlaka, Allâhü Teâlâ şöyle nidâ buyurur: “Ey kulum! Ben, seni kendime çağırıyorum, sen ise başkasına gidiyorsun. Ben, senden musibetleri defediyorum, sen ise günahlara devam ediyorsun. Ey âdemoğlu! Yarın huzuruma geldiğin zaman ne diyeceksin?” Bir hadîs-i kudsî’de Allâhü Teâlâ buyurur ki: “Ey kulum! Bütün varlıkları, sana hizmet etsin diye, seni de bana hizmet et diye yarattım. Ama sen, sana hizmet etmesi için yarattığım şeylerle meşgul olup beni terk ettin. Sen, nimet vereni bırakıp nimetle, ihsân edeni bırakıp ihsân olunanla meşgul olursan; o nimetin şükrünü edâ etmemiş, ihsan edilen şeyin kıymetini gözetmemiş olursun. Çünkü seni, benden meşgul eden her nimet, hakikatte nıkmettir (azâptır); seni, benden alıkoyan her ihsan da bir musibettir.”
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.