Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ama üniversite benim sandığım gibi evrensel bir Atina değildi, orada insan büyük ve akıllı insanlarla yüz yüze tanışmıyor hatta onların yaşadıklarını dokunarak bile anlayamıyordu. Orada oldukları doğru ama sanki hepsi birer mumyaydı. Kim olduklarını anlayabilmek için onları sımsıkı sarmalayan öğrenim duvarlarını kazıyıp, parçalara ayırmak gerekiyordu. Öğretmenlerin çoğu ne yazık ki öğrendiğimiz şeylerden zevk alabilmemizin temelinde, anlamaktan önce eserleri yaratan kişilere sempati duymamız gerektiğini göz ardı ediyorlardı. Detaylı açıklamalarının pek azı kişinin hafızasında yer ediyor, akıl bu bilgileri -ağaçların olgun meyvaları dalından atması gibi- düşürüyor. Çiçeği, kökü ve çiçeğin sapını tanımlamak, çiçeğin büyümesini öğrenmek mümkün ama sabah çiğinde yıkanmış taze bir çiçeğin kokusunu sevmek öğrenilemez. "Bu hipotezler ve açıklamalarla neden zamanımı harcıyorum?" diye kendi kendime sürekli sorup duruyordum. Bu düşünceler aklımın içinde kör kuşların çaresiz kanat çırpışları gibi çırpınıyordu. Büyük eserleri inceleyerek öğrendiklerimize karşı çıktığım sanılmasın, benim karşı çıktığım eserler hakkında fikirlerin dikte ettirilmesi. Çünkü ne kadar insan varsa o kadar da fikir var.
Sayfa 81 - Kuraldışı yayınlarıKitabı okudu
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.