Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kendini Beğenen Âlimler
Başka bir kısım âlimler ise, bu huyları bilirler; ve yine bilirler ki, bu huylar din açısından kötü olarak değerlendirilir. Ancak, kendilerini beğendikleri için, bu sıfatlardan uzak olduklarını ve Allah'ın onları bu huylarla imtihan etmeyecek kadar yüce bir derecede bulunduklarını düşünürler. Yani onların zannına göre Allah, kendilerinin ilimde ulaştıkları mertebedekileri değil de, bununla ancak sıradan insanları imtihan eder. Kendileri ise Allah katında, Allah'ın bu durumla karşı karşıya getirmeyeceği bir mevkidedirler. Bu gruptaki bilginleri kibir, baş olma hırsı, üstünlük ve değerlilik tutkusu mağlup etmiştir. Aldanmaları ise bunun kibir değil de, sadece dinin izzeti, ilmin şerefini ortaya koymak ve Allah'ın dinine yardım olduğunu zannetmeleridir. Oysa onlar, sahâbîlerin tevazuunu, yumuşak başlılığını ve bu tür şeylere meyletmemelerini gözden kaçırıyorlar. Meselâ, Hz. Ömer'i (r.a.) bazıları, Şam'a geldiğinde, son derecede sâde olan durumu sebebiyle hoş karşılamamışlardı. Fakat o şöyle dedi: "Biz, Allah'ın İslam ile yücelttiği bir toplumuz ve kesinlikle başka bir şeyde izzet aramıyoruz." (Hâkim, Müstedrek, 1/130; Münâvi, Feyzu'l-Kadir, 2/290.) Sonra, bu mağrur, dinin üstünlüğünü gösterişli elbiselerle talep ederken ilmin izzetini ve dinin şerefini arzuladığını savunuyor. Diğer taraftan, çağdaşlarından veya kendi görüşüne karşı çıkanlardan birisine dil uzatınca, bunun kendi hasedinden kaynaklandığını düşünmüyor da, 'Bu, sadece hak için öfkelenmek ve batıl ehline, düşmanlığı ve haksızlığı hususunda bir cevaptır.' diyebiliyor. Bu kişi aldanıyor. Çünkü şayet o, çağdaşı âlimlerden birine dil uzatılacak olsa, değil kızmak, belki de bundan dolayı sevinir. İnsanların huzurunda böyle bir şeye öfkelendiğini ortaya koysa da, belki de kalbi bundan son derecede hoşnut olur. Dahası, bilginlik taslayarak der ki: 'Benim böyle yapmaktaki amacım, sadece insanlara faydalı olmaktır. O, bu sözüyle gösteriş yapmaktadır. Çünkü, eğer onun amacı, insanların iyiliği olsaydı, kendi seviyesinde veya kendisinden üst yahut alt seviyedeki başkaları tarafından insanların fayda görmelerine sevinmesi gerekirdi. Bazen yöneticilerin yanına gidip onları överek gözlerine girmeye çalışır. Bu konuda soru sorulunca, 'Benim amacım ancak, müslümanlara faydalı olmak ve onlara gelebilecek zararları defetmektir. Halbuki o, aldanmaktadır. Şayet gayesi bu olsaydı, bunu başkaları yapınca da memnun olması gerekirdi. Fakat kendisi gibi birisini devlet yetkilisinin yanında bir kişi hakkında şefaatçilik yaparken görseydi bundan hoşlanmazdı. Bazen de onların mallarından alır. Aklına bunun haram olduğu gelecek olursa, şeytan ona der ki: 'Bu, sahipsiz bir maldır ve, müslümanların faydalanmaları, içindir. Sen de onların önderi ve bilginisin. Din senin sayende, ayakta durmaktadır!' Burada üç aldanma noktası söz konusudur: Birincisi, bunun, sahibi olmayan bir mal olması; ikincisi, müslümanların maslahatları için olduğu; üçüncüsü ise kendisinin önder olduğu. Peygamberler, sahâbîler ve bu ümmetin faziletli âlimleri gibi, dünyadan yüz çevirenlerden başkası hiç önder olabilir mi? Hz. İsa (a.s.)'ın dediği gibi: "Kötü âlim, derenin önüne düşmüş kaya gibidir: Suyu ne kendisi içer ne de bırakır ki o su gitsin de bir ekine faydalı olsun." İlimle uğraşanların aldanma çeşitleri çoktur. Bu insanların bozdukları, düzelttiklerinden daha fazladır.
·
196 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.