Müzik dinlerken artık duyduğu notalar değildi; notaların arasındaki sessizliklerdi. Kitap okurken, dikkatini yalnızca virgüllere ve noktalı virgüllere veriyordu. Noktaya bir sonraki cümleyi başlatan büyük harf arasındaki boşluklara odaklanıyordu. Bir odada, sessizliklerin toplandığı yerlere bakıyordu; perdelerin kıvrımlarına, gümüş kapların derinliklerine. İnsanlar onunla konuştuğunda, söylediklerini giderek daha az duyar oldu; daha çok söylemedikleri üzerinde odaklandı.