"Göğe baktığımda ruhuma dolan, tarifsiz bir huzur var. Beni yutmak için ağzını açmış bekleyen bu dünya çukurunu düşündüğümde, göğe bakıp hissettiğim o huzurun tanımını nasıl yapabilirim ki ? Sadece kendime söylediğim şey şu ; "Evet başarıyorsun. İnsan tutkularının kapısını çevreleyen hendeği, aştın aşacaksın. Kalbinden kiri ve hırçınlığı temizledin ve saf olamayan arzuları dışarı akıttın. Denemelerin ötesine geçmeye ramak kaldı" !
Sizde içiniz sıkıldığında göğe bakın ve göğün fısıltısına kulak kabartın. Bana şunları fısıldadı ; "Dikkat et, Ben'in istekleri yüzünden, deva bilgisinin toprağında, ruhunun ayağı kaymasın. Aklın öyle bir sağlamlık kazanmalı ki, ne kadar güçlü olursan olsun, hiç bir esinti ona kötü, fesat bir düşünce getiremesin. Allah ve Gökkube ile bağını öyle bir diri tut ki, mabedinde hiç bir kötü eylem, ses ya da kötü bir ışık barındırmasın. Dona yakalanmış bir kelebeğin, eşiğe cansız düşmesi gibi, o kötü, bencil, maddesel hırslarda mabedin önünde cansız bir şekilde yere düşsün !