insanın başkasına bakıp, kendini keşfetmesi bana doğru gelmedi hiçbir zaman.
çünkü başkası olmaya çalışmadan önce kendiyle tanışmak insan, ben toplumun öğrettiği kavramları hayatıma kabul etmeden yaşadım.
“erkekliği” futbolu bilmek değil, hayatı çözmeye çalışmak olarak gördüm mesela.
“kadınlığı” da namus değil, dürüstlük ve güçlü olmakla adlandırdım.
“kıskanmayı” sevmenin göstergesi diye düşünmeyi bırakıp, “belki de güvenilmezliğin göstergesidir.” diye kodladım.
“aşkı” da sadece iki kişi arasında yaşanan bir şeyle kısıtlamayıp, onu evrendeki her şeyle yaşamayı seçtim.
çünkü birilerine göre yaşayıp, herkes gibi olmazsanız hep dışta kalıyorsunuz...
ben de herkes gibi olmadığımı, geçen gün biri, “eğer seni anlayacak birini arıyorsan işin zor.” dediğinde anladım...
ve sonra düşündüm de herkesten farklı olmak da hiç matah bir şey değil.
herkes olunca daha kolay mutlu olabiliyorsun ama herkes olamayınca hep dıştasın, hep “garip”sin...