Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İBN-İ HAZM'DAN SARF NAHİV DERSLERİ
ve söz biter, dil yorulur, sözcükler yetmez olur ve susulur ve geçilir sözün de, sükütun da menzil menzil ötesine. ... döner çengi, döner gece; durur, durmak ister Kader; ve duramaz, dalgalanır, dalgalanır; sonra çözülür ve düşer
Sayfa 104 - Timaş Yay. 1. Baskı, Şubat 2010
·
66 görüntüleme
IالمتَيَّمَI okurunun profil resmi
İBN-İ HAZM'DAN SARF NAHİV DERSLERİ eğe kemiğimizden, hilkat, yontarak kalemini · kalbimize batırır ve titrek, okunaksız bir yazıyla biricik olanı yazar, zanna, beynimizin; hepsi bir tek şiir, bazen yalnızca tek mısra, her şair için. ve bu kalem yarasını, has şair, kalbinin surlannda bir süs, bir sancak gibi değil, rüzgarlara açık, inkarlara açık bir gedik gibi taşır; ve bir sıyrık gibi beyninde, ömür boyu kanayan... bakın, Tanrının dudağına dönmeyi hak eden şiirlere, o, aklın yedi kulaç üstünde çağıldayan gerçek mucizelere! doğup da yapayalnız ve huzursuz ruhlardan, bulanık sularıyla yolu bizim çöllerimize düşen o hercai derelere, çılgın dereciklere! hepsine o ilk yaradan, o yanardağ ağzından bir ecza sızmaktadır. ve öldüren, dirilten mesihi dizelerde, hayatı da, ölümü de tüy gibi hafif kılan hazık bercestelerde hep o ilk yara kanar durur. öyle bir yara ki... sızısını uyutmaya çalışır kimi yahşi şairler, yaman söz ustaları, naralarla, çığlıklarla; bazen de sızlanarak. ama sır tutan, kıyı bucak gizlenen ötekiler ... onlar da o yarayla, konuşmaya çalışır; o kargacık burgacık kaderle konuşur, konuşurlar ... öperek okşayarak ve şikayet sanılmasın diye, mutlaka alçak sesle. halis mum yağı nasıl, titreyen bir alevle yanarsa is vermeden, onlar da işte öyle yakarır, gece boyu dil döküp dururlar ona; ve söz biter, dil yorulur, sözcükler yetmez olur ve susulur ve geçilir sözün de, sükütun da menzil menzil ötesine. ve baş dönmeye başlar, tef gibi çenginin ellerinde. döner yer, ah, döner gökler; döner rahimler dolusu gece; geceler dolusu esrar, taşın içinde fikir, buzun içinde güneş! döner şeyler, döner canlar. ve döndüğü için onlar, durur, dönmeyi onlardan ziyade bilen Zaman. döner çengi, döner gece; durur, durmak ister Kader; ve duramaz, dalgalanır, dalgalanır; sonra çözülür ve düşer; düşer, Varlık, senin de yüzündeki o ipekten, kumdan peçe; o ateşten, buzdan miğfer. ve bilinmez, bilinemez, sanki bir rüzgar eser ve bellekte sayfaları çevirir, külleri tutuşturur; hani, bir kamp ateşi, herkes sustuktan sonra, nasıl kederli ve hülyalı diliyle alevlerin anlatmaya başlarsa ortak hülasasını, cümle yol hikayelerinin ... gönlün defterine yazılan o titrek okunaksız yazı da, o yara, o suskun yanardağ ağzı da işte öyle, söz alır ve açar kendi kendini, duyulmadık bir makam ve yepyeni bir nahivle okumaya koyulur. ve terennüm ederken o hazin kasidesini, sözün incelip, hafifleyip kanatlandığı yerde, bazen mısralara ses verir zillerle, kudümlerle sazende melekler de. ve o suznâk neşideye çok uzak feleklerden, bilinmeyen dillerden yankı ve revnak katar, ah çekip çığrışarak, cinler de, periler de... Eylül 2001
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.