Geri geri kaçışını izledim. Siyah yorganın üzerinde kaymak gibi cildi mükemmel bir zıtlık sergiliyordu. Yastığıma
yaslandığında saçları tüm yüzünün üzerine dökülmüş; altın
zinciri, ebedi aşkımızın bir hatırası olarak boynundan sarkmıştı.
Hiç tereddütsüz yatağa tırmandım ve omuzlarımdan sarkan gömlekten kurtuldum. Ağzını, boynunu, kollarını, bulabildiğim her şeyini en az ağzım kadar sabırsız ellerimle
yiyip bitiriyordum.
Elimi bir yılan gibi elbisesinin altından sokup yukarı ittim ve santim santim çıplak tenini ortaya çıkardım. Başının
üzerinde çapraz yaptığı kollarından geçirerek elbiseyi, ait
olduğu yere, halının üzerine attım.
"Seviş benimle, Daniel."
O kelimeler beni beynimden vurdu. Çabucak kalan kı
yafetlerimden de kurtuldum. Ben onun içine dalarken o da
parmaklarını sırtıma geçirdi. Bedenlerimiz acelesiz hareket
ediyordu. Yavaş ve sert ve kesinlikle mükemmel.
Zevkten mest olmuştum. Ta ki bileğini görene kadar.
Çürük yeri, büyük gümüş bilekliğin altında dikkatle gizlenmişti.
Ona zarar vermişti.
Güzel sevgilim altımda hareket etmeye devam etti. Gözleri kapalı, bir haz denizinde kaybolmuş gibiydi. Ben ise
suratıma tokat gibi çarpan gerçeklerin dehşetiyle bakıyordum ona.
Onun yüzünden kalmaya devam etmişti. Annesi yüzünden değil. Katie ve Shane yüzünden değil. Aptal bir inşaat
yüzünden değil. Ama ondan korktuğu için.
Ansızın Melanie'yi kollarımın arasına sardığımda üzerimden dökülen, içimden geçen hislere bir anlam veremiyordum. Aramızda tek bir boşluk kalmaması için çabaladım. Göğsümle onunkini ezerken sanki bir türlü yeterince
yakın olamıyoruz gibi hissediyordum.
Sayfa 270