Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

604 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
"Kişinin güzelliği ve süsü, ruhuna yerleşmiş olan edebî kültürüdür." Sayfa 324 Hariri; Arap Edebiyatının en bilinen isimlerinden olup 1054 Basra doğumludur. Vefatı ise yine Basra'da 1122 yılı olarak bilinmektedir. Kendisine dünya çapında bir ün sağlayan eseri ise işte bu Makamat'tır. Eser, 50 tane makameden (küçük hikaye) oluşuyor. Hikayelerin amacı genel itibariyle hikmet ve iyi ahlâk. Eser yazıldığı dönemde Arap ülkelerinde büyük ilgi görmüş, aralarında baştan sona ezberleyenler ve eseri altın mürekkep ile yazdıranlar olmuş. Ayrıca Batı dünyasında da bir çok tercümesi yapılmış. Paris (1819, 1822), Londra (1897-1898) gibi. Eserin bizde ise ilk olarak 19. yüzyılda Muhammed Tahir Selam, Ahmet Danişi ve Ahmet Şirvani tarafından tercümeleri yapılmış. Günümüz Türkçesi ile ilk tercüme de okumuş olduğum 1952 Milli Eğitim Yayınları baskısı ile Sabri Sevsevil tarafından yapılmış. Ve Sabri Sevsevil kitabın önsöz bölümünde Hariri'nin kişiliği hakkında da şu ifadeleri kullanıyor; "Harîrî'nin hayatı hakkında bir iki noktayı daha kaydedelim. Kaynaklarımız onun mert ve faziletli bir insan olduğunu ittifakla yazıyorlar. Pek dürüst, pek afîf imiş. İyi bir aile babası olmuştur. Bir ilim ve irfan deryası olduğu halde kimseye minnet etmeden, ipek ticareti yaparak maişetini temin etmiştir. Esasen zengin idi, on sekiz bin ağaçlı bir hurmalığı vardı; bunun için müreffeh bir hayat sürmüştür. Cömertti, fakirlere elinden gelen yardımı esirgemezdi. Cimrilere dehşetli kızardı, makamelerinde en şiddetli hücumları onlara yapmış, onları en ağır sözlerle hırpalamıştır. Bunca kemalâtı ile beraber çok mütevazı idi, ilmiyle gururlanmazdı. İşte bu meziyyeti onu muhitine daha çok sevdirmişti." Sayfa 14 Makameler de başlıca iki karakter var; Ebû Zeydinis Süruci ve Haris İbni Hemmam (Hariri'nin bizzat kendisidir). Ebû Zeydinis Süruci daha çok olumsuz karakteri temsil eder. Ve genel itibariyle ders verici ifadeleri, sözleri bu karakterin ağzı ile söyler. O nedenle kitabı okurken bu hususa dikkat etmek gerekir. Hayatta bazı insanlar vardır ki ağzından çıkan sözlerle yaşayışları tezat içerisindedir. İşte Süruci isimli karakterde bu insanların bir nevi misali durumunda. Ayrıca bu tezatlık az veya çok hemen hemen hepimizde de mevcuttur. Olumsuz tarafı farkedip orayı törpüledikçe belki de bu tezatlıktan uzaklaşacağız. Ayrıca eserin sonunda 210 sayfalık bir "Notlar" bölümü var ki gerçekten bir bilgi hazinesi diyebiliriz. Makamelerde geçen Ayet, Hadis, yer, kişi, atasözü vs bir çok ifadenin açıklamaları burada yapılmış. Bu açıdan çevirmen Sabri Sevsevil esere ve dolayısıyla okuyucuya gerçekten çok önemli bir katkıda bulunmuş. Bu notlar her makamede yeri gelince sayfa altlarında da verilebilirdi diye düşündüm başlarda fakat sonra notların hacimli olması nedeniyle kitabın sonuna ayrıca eklenmesi daha mantıklı geldi. Bu bölümden örnek iki alıntı; "Şam, çok eski bir şehirdir. Birçok peygamberlerin, velilerin türbelerini havi olmakla dinî bir hüviyeti de haizdir. Camilerinin en mushuru (Camiül-Emeviye) dir. Bu camiin büyüklüğü ve intizamı nam almıştır. Doğusundaki minareye, âhir zamanda Hazreti İsa'nın ineceği itikad olunur. Bu minarenin yanında bir taş vardır ki, bunun da Hazreti Musa'nın asâsiyle vurup mucize olarak 12 göz su çıkardığı taş olduğu rivayet olunur, Yine rivayete göre camiin (Babüssâât) denilen kapısı civarında büyük bir kaya vardır ki, söylenişe göre çok eskiden bunun üzerine kesilen kurbanlar konur, kabule mazhar ise gökten bir ateş inerek kurbanı yakarmış. Salihiye denilen dağda, Kaabil'in Hâbili öldürdüğü yer olmakla meşhur bir mağara vardır ki, Şamlılar tarafından dileklerin ve duaların kabul olunduğu bir yer olarak tanınmıştır. Burası lâtif ve heybetli bir ziyaret yeridir. Yahya Peygamber ile validesi burada 40 sene oturmuşlar ve İsâ Peygamber ile Havvariyyun orada ibadet etmişlerdir." Sayfa 449 “Bir gün Şakik-i Belhi ile İbrâhim bin Edhem arasında şu muhavere cereyan etmiş. Şakik-i Belhi: «Maişet tarzınız nasıldır?» İbrâhim bin Edhem: «Bulur isek şükrederiz, bulmaz isek sabrederiz.» Şakik-i Belhi: «Horasan'ın köpekleri de böyle yaparlar.» İbrâhim bin Edhem: «Ya siz nasıl yaparsınız?» Şakik-i Belhi: «Bulur isek dağıtırız, bulmaz isek şükrederiz.» Bunun üzerine İbrâhim bin Edhem, Şakik-i Belhi'yi başından öperek: «Üstatsın!» demiştir.“ Sayfa 515 Eser gerçekten kıymetli. Çevirisi gayet güzel. Tavsiye ediyorum. Herkese faydalı okumalar dilerim.
Makamat
MakamatHariri · Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları · 195231 okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.