Gönderi

(Hürriyet-Özgürlük)
... S: Hürriyeti bize çok fenâ tefsîr etmişler. Hatta âdetâ hürriyette insan, her ne sefâhet ve rezâlet işlese, başkasına zarar etmemek şartıyla bir şey denilmez. Acaba böyle midir? C: Öyleler hürriyeti değil, belki sefâhet ve rezâletlerini i‘lân ile çocuk bahanesi gibi bir hezeyan ediyorlar. Zîrâ nâzenîn hürriyet, âdâb-ı şerîatla müteeddibe ve mütezeyyinedir. Yoksa sefâhet ve rezâletteki hürriyet, hürriyet değildir. Belki hayvanlıktır, şeytanın istibdâdıdır, nefs-i emmâreye esîr olmaktır. Hürriyet, umûmî efradın zerrât-ı hürriyâtının muhassalıdır. Hürriyetin şânı odur ki, ne nefsine, ne gayrıya zararı dokunmasın. عَلٰٓي اَنَّ كَمَالَ الْحُرِّيَّةِ اَنْ لَا يَتَفَرْعَنَ.. وَاَنْ لَا يَسْتَهْزِئَ بِحُرِّيَّةِ غَيْرِه۪ٓ اِنَّ الْمُرَادَ حَقٌّ.. لٰكِنَّ الْمُجَاهَدَةَ لَيْسَتْ ف۪ي سَب۪يلِهَا(Hâşiye) Hâşiye: Acele etme! Yani Mîzân Cerîdesi’nin sâhibi Murad haklıdır. Tanîn muharriri Hüseyin Câhid, yanlış ve hata ediyor. Mektûbât II / Osmânlıca Eser /Sahîfe : 389
Sayfa 389 - Hayrat NeşriyatKitabı okudu
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.