Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Vefatının Ardından Türk Basınında Papa Eftim
Papa Eftim'in vefatı Türk basınında geniş çapta yer bulur. 19 Mart 1968 tarihli Milliyet gazetesi Papa Eftim'in ölümü ile ilgili bir yazısında bu büyük dava adamından şöyle bahseder: "Yanık yüzlü, temiz yürekli, kadife bakışlı bu Orta Anadolu çocuğu Ortodoks olarak doğmuştu. Büyük din cereyanlarının çatıştığı Küçük Asya'da Bizans'ın tesiriyle Hristiyanlığı kabul eden bir Türk ailesindendi. 1071 Malazgirt Muharebesi'nden bu yana bu aileler Türk gelenek, örf ve âdetlerinden, dillerinden, soylarından hiçbir şey kaybetmemişlerdi. Küçük Eftim'in büyüdüğü çağlar Osmanlı Devleti'nde ümmetçiliğin ve milliyetçiliğin birbirinden ayrılma düşüncelerinin henüz yeşermeye başladığı zamanlardır. Milletin ve milliyetin ancak dinden gelebileceği hurafesine daha körpe yaşlarda isyan eden Eftim'in fikri oluşumunda Mevlana'nın ve Ziya Gökalp'in büyük etkileri vardır. Atatürk, Samsun'a çıkmasaydı, Anadolu Ortodokslarının Elen milletinin kanından olduğu iddiaları ortaya atılmasaydı, Atinalı ve İstanbul Fenerli Megalo İdeacılar ve Etnik-i Eterya teşkilatı mensupları Karadeniz sahillerinde bir Rum Pontus Devleti kurma hülyalarına kapılmasalardı, Orta Anadolu'daki Türk Ortodokslar Fener Patrikhanesi tarafından isyan ve sabotaj hareketlerine davet edilmeselerdi belki de kurtuluş tarihimizde Papa Eftim için sahifeler bulunmayacak, Atatürk'ün tarihi nutkunda onun için övgüler olmayacaktı. Dünya kamuoyuna Keskin Metropolt Vekili sıfatıyla bir bildiri neşretti. Sıfatı itibariyle yeryüzündeki yüzbinlerce papazdan biri idi. Amma ortaya attığı fikirler nedeniyle bir gün devleşmişti. Bu bildiride ecnebi devletlerin İstanbul'daki Fener Patrikhanesi ile birleşerek mukaddes din yuvalarını zulüm ve ihtiraslarına alet etmelerini takbih ediyor, istiklalleri için savaşanlara karşı koyanların Allah'ın lanetine uğrayacağını ilan ediyordu. Genç Keskin Metropolit Vekili bu bildirisi yüzünden Fener Patrikhanesi tarafından derhal aforoz edildiği gibi, Osmanlı Hükümeti tarafından da hakkında tevkif kararı çıktı. Eftim, milli mücadele boyunca Mustafa Kemal'in emrinde çalışmıştır. Büyük Millet Meclisi binası önünde nutuklar vermiş, Anadolu Türk Ortodokslarını etrafında toplayarak geri hizmetlerde teşkilatlandırmıştır. Eftim'in mücadelelerinin ikinci kısmı çok zor şartlar içinde geçmiş ve birçok mahrumiyetlere yılmadan göğüs germiştir. Eftim'in bu hale düşmesinin tek sebebi milli gafletimiz, başkalarına karşı olan aşırı müsamahamızdır. Bu gaflet ve müsamaha CHP hükümetleri devrinde, Demokrat Parti iktidarı zamanında da devam etmiştir. Bunun kaynağı da muateessüf, Lozan Antlaşmasını yorumlamadaki garip tutumumuzdur. Netice olarak memleketimizde azınlıklar diye bir sorun ortaya çıkmıştır. Yunan Anayasası'nda Yunanistan'ın dini Hristiyan'dır ve İstanbul'daki Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne bağlıdır hükmü vardır. Ayrıca bu Patrikhane'nin başı cihan patriğidir hükmü tüm Ortodoks kiliselerince kabul edilmiştir. Hâl böyle iken Lozan Antlaşmasında Fener Patrikhanesi hakkında açık bir kayıt düşülmemiştir. Görüşmeler sonrasında ortaya atılan fikirler Patrikhane'nin siyasi ve idari faaliyette bulunamayacağını, Türk kanunlarına itaatle yükümlü sayıldıklarını, Patriğin müessese gereğince Türk hükümetine bağlı bir memur vasfında olduğu ve nihayet Türk milletinin hoşgörülüğüne sığınmak zorunda bulunduğu istikametinde tebellür etmiştir. Türk milletinin bu hoşgörülüğünün istismar edileceğini ilk hatırlatan adam Papa Eftim olmuştur. Politik sebeplerle milli mücadelenin karanlık günlerinde Fener Patrikhasi'nin oynadığı meş'um rolü unutuveren politikacılar İstanbul'da Rum azınlığın Fener Patrikhanesi tarafından idare edildiğini görmezden gelmişler ve Eftim'i mücadelesinde yalnız bırakmışlardır. Artık Eftim askerî olmayan bir kumandandır. Anadolu'daki Türk Ortodoksları Yunanistan'a sürülmüş herşeyleri ile Fener Kilisesi'ne bağlı Rum Ortodokslar yerlerinde kalmışlardır. Ve Fener Patrikhanesi devlet içinde devlettir. Gönülleri ve cepleri Atina'ya bağlı mühim bir Rum azınlık ekseriyetin de başıdır. İşte Papa Eftim bu zihniyete karşı bayrak açan ilk din adamıdır. Fener Patriği'ni tutumundan dolayı aforoz etmiştir. Vaazlarında, özel konuşmalarında, yazılarında daima şu telkini yapmıştır: 'Beraberce yaşadığınız Türk milletinin bir ferdi olduğunuzu kabul ediniz. Dinlerimiz ayrı olabilir ama hepimiz Türk'üz. Rahat, kaygusuz, mutlu bir vatandaş olarak yaşamanın temel şartı nufüs kağıtlarımızdaki tabiyet hanesinin icaplarını yerine getirmektir.' Eftim politikanın getireceği acılara göğüs gerecek kadar imanlı ve hakikat güneşinin doğuşunu bekleyecek kadar sabırlı idi. Elinden kiliseleri alındı, ses çıkarmadı. Reisicumhurların Fener Patriğini kucaklamalarını gördü, aldırmadı. Hastaneleri başka ellere devredildi, itiraz etmedi. Türk Ortodoksları için özel mezarlık istedi, redle karşılandı, ümidini yitirmedi. Vakıf kaynakları Fener Patrikhanesi'nin emrine aktarıldı, boyun eğdi. Patrikler lüks arabalarda haşmet ve debdebe ile dolaşırlarken o yarım ayakkabı ile azınlıkları tek tek dolaşmaya, onları Türklük yolunda uyarmaya çalıştı ve kilisede reform yaparak ilk defa Türkçe ayin yapan din adamı olma şerefini kazandi. Ve seneler geçti, hadiseler Papa Eftim'in ne kadar hakli olduğunu ortaya koydu. Kıbrıs davası ortaya çıktı, Fener Patrikhanesi bir ölüm sükunjna bürünürken, milli davamızda Makarios'a karşı çıkan ilk din adamı gene Papa Eftim oldu. Atatürk dendiği zaman gözlerinden yaşlar boşanan, hayatının en büyük şerefini bir zamanlar Ata'nın yakınında olmakta bulan bu temiz yurekli, kadife bakışlı Orta Anadolu çocuğunu bugün sadece hümanist bir din adamı olarak değil, tarihimizin şerefli bir mücahidi sıfatıyla hürmetle yad ediyoruz."
Sayfa 231Kitabı okudu
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.