Hadi anlaşalım..
Meksika halkının Toltekler soyundan gelen bir aileye mensup 
Don Miguel Ruiz 'in kitabı 
Dört Anlaşma , kişisel gelişim türü kitapları tercih edenlerin severek okuyacağı ancak, bana kalırsa diğer kişisel gelişim kitaplarına benzemeyecek kadar kısa,öz ve sade bir kitap olmasından kaynaklı tür ayırt etmeksizin okunabilecek bir kitap..
Aynı anlama gelen cümlelerin birkaç kez tekrarlanmış olması, okurun daha iyi anlamasını istediği için yazarın tercihi mi yoksa çeviriyle mi ilgili onu bilememekle beraber herkesin farkındalığını artırmak amacıyla okuması gerektiğini düşünüyorum Dört Anlaşma 'yı.. Yazılanları ezberlemek için değil, yaşamımızın içinde uygulamak adına tabii ki.. :) Gerçi bu hayat şartlarında uygulanması ne kadar mümkün o da ayrı bir tartışma konusu ama.. :)
Kitapta bahsedilen ilk anlaşma, 'Sözler..'
Don Miguel Ruiz sözlerimizin özenle seçilmesi gerektiğini anlatırken,sözlerin hayatımız üzerindeki büyük etkisinden bahsediyor bölümde..
Yazarın deyimiyle hepimiz birer büyücüyüz ve öyle bir gücümüz var ki, biz aklımızdan ne geçiriyorsak, ağzımızdan çıkan sözcüklerle nasıl cümleler kuruyorsak onun aynısını yaşıyoruz. Yani o gücü iyiye kullanmak da kötüye kullanmak da bizim elimizde.. :)
Ve akıllara gelen o bilindik söz ; "Sözlerine dikkat et, davranışların olur. Davranışlarına dikkat et, alışkanlıkların olur. Alışkanlıklarına dikkat et, kaderin olur.”
İkinci anlaşmamız, 'Kişisel algılamayın..'
Dürüst olmak gerekirse bu bölümde verilen bazı örneklerin mübalağa olduğunu düşündüm ben kendi adıma.. Mesela Sayfa 60'da geçen, "Hiçbir şeyi kişisel algılamayın. Birisi başınıza silahı dayayıp tetiği çekse bile, yine de kişisel değildir, bu uç boyutta bile." örneği.. :)
Kabaca ifade etmem gerekirse,yazar burada, 'kimin hakkınızda ne söylediği,ne düşündüğü ve hatta size nasıl davrandığı umurunuzda olmasın,hayatınıza bakın' demek istemiş.
Kolay mı? Tartışılır. :) Uzun vadede imkansız mı? Tabii ki hayır.. :)
Üçüncü anlaşma ' Varsayımda bulunma..'
Aslında gündelik ilişkilerimizde birçoğumuzun çok sık yaptığını düşündüğüm zihin okuma,varsayımda bulunma,boşlukları kendimizin doldurma alışkanlığının,soru sorup,sorumuzun cevabını alıp,gerçeği duymaya cesaret edemememizden kaynaklandığından bahsediyor yazar bu bölümde de.. Ve hal böyleyken,ısrarla, iletişimin ne kadar kıymetli olduğunu savunacağım ben de.. :)
Dördüncü ve son anlaşmamız, ' Daima yapabildiğinin en iyisini yap..'
Ve bunu yapabilmek için de,anda kal.. :) Son anlaşmaya uyduğumuz takdirde edineceğimiz kazanımlardan uzunca bahsetmiş yazar bu bölümde.. ' En iyisini yapmayı amaç edinirseniz,yaptığınız şeyi severek yaparsınız. Severek yaptığınız her şey de,kendinizi kabul etmeyi ve hatalarınızdan ders almayı öğrenirsiniz,farkındalığınız gelişir. Yapabildiğinizin en iyisini yapmak sizi mutlu kılar ve ancak yapabileceğinizin en iyisini yaptığınızda kendiniz olursunuz ' gibi uzunca bir liste görmek mümkün.
Kitabı okuyor olduğum zamanla,hayatta ki en kıymetlilerimden birini,babamı kaybetmiş olmam denk düşünce, benim de kendi adıma en büyük kazanımlardan biri,geçmişte kalmadan,gelecek kaygısı duymadan,o anda kalmak oldu. Sevin,sevmekten ve bunu söylemekten korkmayın ve ertelemeyin.. Eğer değil, çünkü değil, rağmen sevin.. Sevin; kendinizi,insanları,bütün canlıları,ağacı,çiçeği,gökyüzündeki yıldızları.. Her şeyi ve her şeye "HAYAT VEREN'i.."
Yazarın da ifadesiyle ;
"Gerçek şu ki, yarın hayatta olup olmayacağımızı bilmiyoruz. Kim biliyor ki? önümüzde daha uzun yıllar olduğunu düşünüyoruz. Peki var mı? "
"Her güne şöyle başlayabiliriz: "Uyanığım, güneşi görüyorum. Güneşe, herkese, her şeye şükranımı sunacağım. Çünkü hala yaşıyorum. Kendim olmak için bir gün daha!"
"Ölüm meleği bana bunu öğretti. Tümüyle açık olmayı, korkacak bir şey olmadığını bilmeyi öğretti. İnsanlara sevgiyle yaklaşmayı ve onları sevdiğimi söyleyebilmeyi öğretti. Çünkü bugün sevdiklerime "seni seviyorum" demek için son günüm olabilir. Sizi tekrar görüp görmeyeceğimi bilmiyorum. Bu yüzden de sizinle kavga etmek istemiyorum.
Sizinle kocaman bir kavgaya giriştikten ve size bütün duygusal zehrimi akıttıktan sonra siz yarın ölseniz ne olur? Oh Tanrım! Yargıç beni çok kötü yargılar ve size söylediğim her şey için kendimi son derece suçlu hissederim. Hatta size "seni seviyorum" demediğim için de suçluluk duyarım."
~Sayfa 108~
"Beni mutlu eden sevgi, sizinle paylaşabildiğim sevgidir. Sizi sevdiğimi niye yadsıyayım ki? Sizin, sevgime karşılık verip vermediğiniz önemli değildir. Yarın siz ya da ben ölebiliriz. Beni şu anda mutlu eden şey, size "seni seviyorum" diyebilmektir. "
~Sayfa 109~
Geçmişte yaşarken anı kaçırmamak,geleceği düşlerken geçmişin acılarını taşımamak,anda kalmak, hayatı kaçırmamak ve hep sevip ,hep sevilmek dileğiyle.. ♡
··
187 görüntüleme
Yaradan'ı ağaçları çiçekleri doğayı kuşları güneşi ayı bulutları ve seni çok seviyorum canım 
вυrcυ۵ 'cuğum❤🥰
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.