Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Ayrılma-Bireyleşme süreci nedir? Şöyle diyor Mahler, "Bireyin psikolojik doğumuna, yani özellikle bebeğin kendi bedeninin deneyimleri ve deneyimlediği dünyanın başlıca temsilcisi olan birincil sevgi nesnesi açısından bir gerçeklik dünyasından ayrı ve onunla ilişkili olma duygusunun kurulması sürecine, ayrılma-bireyleşme süreci adını veriyoruz (s. 25). Bu süreç iki koldan yürür ilki olan Ayrılma, anneden ayrı oluşun ruh içi(imgesel) farkında oluşu iken ikinci kol Bireyleşme, bu ayrı oluşun farkındalığına koşut olarak gelişen, ötekinden yani nesneden ayrı, benzersiz, biricik, tek olan özneyi yaratmadır. Bireyleşme kolu, algı, bellek, bilme yetisi ve gerçeğin sınanmasıyla ilerler. Klinik gözlemler ile bu süreç kendi içinde dört alt evreye ayrılıyor bunlar şöyle; (1) Farklılaşma 5-9 ay (2)Alıştırma 9-14 ay (3)Yeniden Yakınlaşma 15-24 ay (4)Bireyliğin Pekişmesi ve Coşkusal Nesne Sürekliliği 24-36 ay Her bir alt evre belirtilen süre zarfı içinde vuku bulmak yerine yaşam boyu devam eder ve sınıflamanın sebebi ise ayrılma-bireyleşme sürecinin büyük psikolojik başarılarının bu ilk 3 yıl içerisinde gerçekleşmesidir. Bireyin bundan sonraki yaşamı, bu temelin türevlerini oluşturur. Ancak A-B sürecinin iki öncülü vardır 0-5 aylık süre içerisinde; normal otistik evre ve normal ortakyaşamsal(simbiyotik) evre. Bu evrelerin ne ifade ettiğine bakalım. Normal otistik evre ilk haftaları kapsıyor, bu evrede insan yavrusu ilkel varsanısal bir yönelim bozukluğu içerisindedir. Annesi emziriyor, kakasını çişini temizliyordur ama gereksinimlerinin doyumu onun tümgüçlülüğünün ürünüdür[rahim içi yaşamda olduğu gibi], canlı veya cansız hiçbir nesnenin niteliği ayırt edilemez, libido yatırımı iç organlar üzerinedir ve tedricen çevreye doğru genişler. İnsan yavrusu, ortakyaşamsal evreye geçişi de bu sayede sağlar yani bebek dış uyaranları ilkin algılayamazken azar azar onlara tepki vermeye başlar. Yavrunun, dünyayla karşılaşmasında yaptığı ilk şey dengeyi sağlamaktır, çünkü işler artık rahim içindeki gibi yürümüyordur. İlk ayın sonlanışıyla yavrunun "otistik kabuk"u, onun içgüdüsel uyarı engeli çatlamaya başlar ve ortakyaşamsal evreye geçiş sağlanır. İnsandaki kendini koruma içgüdüsü atropiye uğradığından "ben" dış dünyaya, gerçekliğe, uyumu sağlamak amacıyla birincil sevgi nesnesini yani anneyi kullanır, yerinde bir deyimle ona muhtaçtır. Diğer hayvan yavrularının, hayatta kalmayı sağlayan içgüdülerine karşılık insan yavrusunda, annenin "eşduyumu" vardır. Henüz gelişmemiş ego'ya annenin ego'su destek olur. Yavru için simbiyotik yörünge oluşmuştur artık, o ve annesi erimiş, kaynaşmış ikili bir birliktir, henüz kendilik ve nesne temsilleri ayrışmamıştır. A-B sürecinde göze görünecek olan, ben ve ötekinin farklı şeyler olduğu gerçeği tedricen anlaşılmaya başlanmamıştır. Yavrunun temel mekanizması bölme(spliting) dir. A-B sürecinin ilk evresi olan farklılaşmanın ilkel halini simbiyotik evrede görebiliriz. Simbiyotik evrede, haz veren/iyi ve hoşnutsuzluk yaratan/kötü ayrımı kurulur ancak her iki nitelikten hangisi olursa olsun bu nitelik yalnızca bebeğe ya da yalnızca anneye ait değildir, yavrunun iyi ve kötüsü, salt iyi ve salt kötüdür. A-B sürecinin başlamasıyla kendilik ve nesne imgeleri de ayrışmaya başlar. A-B sürecinin ilk evresi Farklılaşmada bebeğin kısmi devinimsel gelişimi, onu anneden kararsızlık duyguları eşliğinde uzaklaşma denemeleri yapmaya iter. İyi ve kötü deneyimlerin depolama alanı genişlemiştir, kendilik ve nesne arasında sınırlar oluşmaya başlamıştır, çocuk annenin yüzüne dokunarak, onu sıkıp mıncıklayarak, üzerindeki giyisileri yoklayarak ötekini keşfetmeye başlar. Bebek öteki ve ben'in ayrı oluşunu anladıkça artık öteki'lerin farklı olduğunu da anlamaya başlar. "8 ay kaygısı" olarak da bilinen "yabancı kaygısı", simbiyotik evrenin sonlanışıyla bebekte görülen araştırıcı davranış görüngülerinin, anne olmayan öteki'ni de kapsamasıyla başlar. Yavru, simbiyotik evrede dansa tutuştuğu annesini tanıdıkça zamanla anne olmayan öteki nesneyi görsel ve dokunsal olarak incelemeye başlar. Daha önce belirtildiği gibi her bir evrenin ucu açık olduğundan evreler iç içe gelişir. Alıştırma alt evresinin ana özelliği "Özerk işlevlerin, özellikle de devingenliğin, alıştırmalarına yapılan yatırımın, zaman zaman anneye karşı ilgi tezahürlerinin neredeyse yok olmasına varacak düzeyde artışı(s. 96)." dır. Dönem çocuğunun dik durmaya başlamasıyla birlikte narsistik doyum artar. Çocuk, "dünyaya ve kendi büyüklük ve tümgüçlülüğüne aşık olmuş gibidir(s. 98)." Çocuk canlı ve cansız tüm nesneleri keşfetmeye yoğunlaşmıştır. Asıl alıştırma dönemindeki çocuklarda görülen "kararma" durumları ise annenin yokluğunu hissettiklerinde, keşif sırasında ondan fazla uzaklaştıklarını duyumsadıklarında, kaşifin içinde duyduğu merak ve ilginin sönmesini ifade eder. Kaşif nesne yitimi korkusu duyar. Bir tür anneye dönüş başlar Yeniden Yakınlaşma evresinde. Çocuğun, alıştırma alt evresinde edindiği devinimsel gelişim onu kendi tümgüçlülüğüne hayran kılmıştı ve dışarıdakini araştıran tavrı aynı zamanda bir ürküntü de yaratmıştı, artık, birincil sevgi nesnesinden ayrı oluşun getirdiği yaralanabilirlik-zedelenebilirlik korkusu onu anneye itiyordu. Çocuk yeniden yakınlaşma krizinde, simbiyotik evredeki eşini aramakla kendi öznelliğini sunmak arasındadır. "Yeniden yakınlaşma mücadelesinin kökeni, çocuğun bir yandan beninin hızlı olgunlaşması sonucunda ayrı oluşunu kavramak zorunda kalması, öte yandan hala kendi ayaklarının üzerinde duramayacak durumda ve daha yıllar boyunca ailesine muhtaç olmasından kaynaklanan insan türüne özgü ikilemdir (s. 268)." Çocuktaki çift değerlilik çatışmasına karşın olgunlaşmayla gelişen bireysel kriz çözümleri görünmeye başlar. Fakat "Bu yeniden yakınlaşma krizlerinin klinik sonucu; 1)libidinal nesne sürekliliğine doğru gelişim, 2)daha sonraki hüsranların[stres travmalarının] nicelik ve niteliği, 3)olası şok travmaları, 4)hadım edilme kaygısının derecesi, 5)Oidipus kompleksinin akıbeti ve 6)ergenlikteki gelişim krizleri tarafından belirlenecektir. Tüm bu etmenler bireyin bünyesel yapısı çerçevesinde işler (s. 139)." Dördüncü altevre olan Bireyliğin Pekişmesi ve Coşkusal Nesne Sürekliliğinde, çocuğun zaman duygusunun gelişimine bağlı olarak haz ilkesinin gerçeklik ilkesine doğru kayması, sözlü iletişim, kendilik ve nesne temsilleri arasındaki ayrılık gibi gelişim görüngüleri ön plandadır. Temel iki gelişimsel görevden bahsedilir "1)kesin ve kimi bakımlardan yaşam boyu sürecek bir bireyliğe ulaşmak, ve 2)belli bir nesne sürekliliği derecesine ulaşmak (s. 140)" Mahler öncülüğünde, New York Master Çocuk Merkezinde 38 kişilik bir örneklemle yürütülen, psikanalitik perspektiften insan gelişiminin "unutulmayan ve anımsanmayan" ilk yıllarını aydınlatmayı amaçlamış araştırmanın içeriğine değindim. Metis - Ötekini Dinlemek, benim için insanı kavramaya başlanacak eşsiz bir dizi. İçindekiler; Sunuş: İnsan Yavrusunun Psikolojik Doğumu Üzerine - Yavuz Erten Birinci Kısım - Ayrılma-Bireyleşmeye Genel Bir Bakış 1 Giriş 2 Araştırma Ortamının Evrimi ve İşleyişi İkinci Kısım - İnsan Ortakyaşamına ve Ayrılma Bireyleşme Sürecinin Altevrelerine Dair Giriş 3 Ayrılma-Bireyleşme Sürecinin Öncülleri 4 Birinci Altevre: Farklılaşma ve Beden İmgesinin Gelişimi 5 İkinci Altevre: Alıştırma 6 Üçüncü Altevre: Yeniden Yakınlaşma 7 Dördüncü Altevre: Bireyliğin Pekişmesi ve Coşkusal Nesne Sürekliliğinin Başlangıcı Üçüncü Kısım - Beş Çocuğun Altevre Gelişimleri Giriş 8 Bruce 9 Donna 10 Wendy 11 Teddy 12 Sam Dördüncü Kısım - Özet ve Değerlendirmeler 13 Özellikle Farklılaşma Açısından Altevrelerdeki Çeşitlemeler 14 Ayrılma Kaygısının, Temel Ruh Halinin ve İlkel Kimliğin Epigenezi 15 Çekirdek Kimlik ve Kendilik Sınırlarının Oluşumu Üzerine Düşünceler 16 Yeniden Yakınlaşma Krizinin Anlamına İlişkin Sonuç Değerlendirmeleri Ekler Veri Çözümlemesi ve Ardındaki Mantık: Sistemli Klinik Araştırmada Bir Vaka İncelemesi Ek A Elde Edilen Veriler Ek B: Bir Araştırma Mantığı Ek C: Bazı Araştırma Stratejileri Kaynakça Kavramlar Sözlüğü
İnsan Yavrusunun Psikolojik Doğumu
İnsan Yavrusunun Psikolojik DoğumuMargaret Mahler · Metis Yayıncılık · 201563 okunma
··
191 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.