Ruveymî³ buyurdu:
"Amelde olan ihlás, o amelin sahibinin, işe karşılık olarak ne dünyada, ne âhirette hiç bir şey istememesidir!"
Ruveymînin bu sözü işarettir ki, nefsin payları ister dün- yada olsun, ister âhirette olsun makbul değildir. Cennette şehvetlerle nefsin ni'metlenmesi için ibadet eden bir kimse hastadır. Belki hakikat, amel ile Allah'ın cemâlinden baş- ka-sının kastedilmesidir. Bu söz (aynı zamanda) sıddikla- rın ihlâsına işarettir. O ise, mutlak ihlåstır.
Amma cennet ümîdi veya cehennem korkusuyla amel eden bir kimseye gelince: O, acelece verilen nasiblere iza- feten muhlistir. Aksi takdirde o, tenasül uzvuyla işkembe- sinin nasibini, talep etmektedir. Halbuki akıllılar nezdinde hakiki matlub, sadece Allah'ın cemâlidir.
İnsan, ancak bir fayda için harekete geçer. Fayda ve hazdan hissesi almamak ilâhı bir sıfattır.