" Lakabı olan " kaltak " kelimesi eskiden at, eşek yahut katır gibi hayvanların sırtlarına konulan eyerin tahtadan yapılan iç iskeleti için kullanılırdı. Muhtemelen Halil Efendi'nin babası kaltak ustası olması sebebiyle kendisine "Kaltakçızade" lakabı verilmiştir."