Gönderi

YAKAMOZ& PAPATYA
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti. Kendine başta inanmadı, kendine inanamadı. Nasıl olur da bir insan sürekli onunla gelebilir, düşüncelerinin tek hakimi olabilir? Bazen tebessüm, bazen gözyaşı sebebi olabilirdi. Sığdıramadı hiçbir yerine kendini, kaçtı durdu hislerinden, bastırmaya çalıştı onları. Sonra içine sığmayan duygular onu ele geçirdi. Uyusa rüyasında, uyansa fikrinde oydu. Şıktı, sadeydi. Sevdiği güldüğünde, kirpikleri parlar, gamzeleri şarkı söylerdi. Ah, bide gözleri vardı, o masumiyetin temsili gözleri. Ne giyse yakışırdı, beyaz sarı, tıpkı papatya gibiydi. Pek rahat sevmez, girdiği yere neşe verirdi. Bir kere yüzü düşse, Yakamoz un içini yakardı. Çoktan kül olmuş o papatyasız kalbi, bir kere gelse, baharı da getirecekti, ama o hiç gelmedi.
Özgür Vural
Özgür Vural
·
78 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.