Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türkiye, sözde Avrupa Birliği'ne girecekti. Başlarındaki zatı muhterem (Erdoğan) yıllar önce bunun tam tersini savunmuş ve buyurmuştu ki: "Avrupa Birliği, Katolik Hıristiyan Ülkeler Birliğidir". Fakat şimdi en fazla isteyen o idi. Müzakere üstüne müzakereler yapılıyordu... "Az kaldı azıcık daha dişimizi sıkalım", "Girdik, gireceğiz" sözleri sarfedildi. Amma ve lakin, Avrupa Birliği şart üstüne şart koştu, Kuzey Kıbrıs'tan Türk Askeri'nin çıkartılmasını; Kürdler'e, diğer etnik kökenden gelen vatandaşlarımıza ve Aleviler'e ayrı kimlikler verilmesini talep etti. Binlerce masum vatandaşımızı, askerimizi, memurumuzu, din adamımızı, öğretmenimizi şehit eden eli kanlı bölücü terör örgütü PKK'yı açıkça destekledi; Türkiye'nin verdiği tavizler hemen uygulamaya konulur iken, nedense, terörist örgütler listesine dahi almadı. Türkiye'nin üyeliği bir türlü gerçekleşmedi. Ortak ülke gibi içeriği belirsiz bir konuma itildik, daha doğrusu onlar oldu ortak, biz ise pazar! Bir süre sonra Avrupa Birliği gazete manşetlerinde görünmez oldu, büyük şehirlerde Avrupa Birliği'ne girişimizi kutlayan törenlerden eser kalmadı.
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.