Gönderi

Diğerlerinin dışında yalnız, başında bekleyeni olmayan bir sedye gördü. Ağır ve kararsız adımlarla bu yabancı sevincin arasında unutulan yaralının yanına gitti. Dağınık, bakımsız sakalının altındaki yaralı yüzü kireç gibi bembeyazdı, yaralı kolu felçli gibi sedyeden sarkıyordu. Gözleri kapalı, dudakları solgundu. Ferdinand titredi. Sedyeden sarkan kolu yavaşça acı içindeki göğsün üzerine koydu. Tam o sırada bu yabancı insan gözlerini açtı, ona baktı, sonsuz uzaklıktan, meçhul azaptan minnettarlıkla bir gülümse belirdi yüzünde ve selamladı Ferdinand'ı. İşte o an titremekte olan Ferdinand'ın beyninde bir şimşek çaktı. Bunu mu yapacaktı? İnsan kardeşlerinin gözlerine böyle nefretle mi bakacaktı, kendi özgür iradesiyle bu büyük insanlık suçuna ortak mı olacaktı? 'Asla! Asla!' diye bağırıyordu içindeki her şey.
15 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.