Mevlana Celaleddin-i Rumi’ye birçok filozof sohbet etmek ve sorular sormak için gelirdi. Mevlana ise Şems'le sohbetleri başladıktan itibaren insanlarla bu tür
sohbetleri kendisi yapmaktan imtina ettiğinden Şems-i
Tebrizi’ye bırakırdı.
Bir gün yine öyle yapar ve sohbeti Şems'e bırakır. Filozoflar Şems'in yanına giderler. Şems o sırada mescitte,
öğrencilere bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını
göstermektedir. Gelen filozoflar sorularını sormak isterler. Aralarından bir sözcü belirleyip sormak istedikleri
üç soruyu yanıtlaması için Şemse yöneltirler. Şems üç
soruyu da ardı arkasına sormalarını rica eder. Filozofların hepsini temsilen bir filozof sorularını sıralar.
İlk soru “Allah var dersiniz. Ama görünmez. Göstermezsen nasıl inanalım?” şeklindedir. İkinci soru ise “Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz. Hiç ateş ateşe azap eder mi?” olur. “Ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. O zaman bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın. Neden karışıyorsunuz?” diyerek son sorusunu sorar.
Şems hepsinin yüzüne uzun uzun bakar. Filozoflar
yanıtlayamayacağını düşündükleri için ona gülümserler. Bunun üzerine Şems elindeki kuru kerpici, seçilen
temsilcinin başına vurur.
Filozoflar şaşkınlık içindedirler. Kafasına vurulan
adam, “Başımı yaracaktınız, ağrıdan duramıyorum neden bunu yaptınız?” diye sorar. Şems “Dinleyin...” der:
“Bana Allah-ü Teâlâ’yı göster de inanayım dediniz. Şimdi bu arkadaşınız, başının ağrısını göstersin de görelim. İnanmamız için gösterebilir misin?” diye sorar. Filozof “Ağrıyor ama gösteremem...” der. Şems “İşte Allah da böyledir. Sen gösteremiyorsun diye nasıl ki başının ağrısı yok değildir Allah'da sen görmüyorsun diye yok değildir...” deyip devam eder.
“Yine bana, şeytanın ateşle nasıl azap çekeceğini sordunuz. Ben toprakla arkadaşınıza vurdum. Toprak onun başını acıttı. Oysa onun bedeni de topraktan yaratıldı. Ama toprak toprağın canını acıttı...” der. Filozoflar büyük bir sessizlik ve kabul içinde dinlemektedir. “Yine bana, Ahiret varsa o zaman bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz...’ dediniz. Benim canım arkadaşınızın başına kerpici vurmak istedi ve vurdum. Niçin itiraz edip hakkınızı arıyorsunuz?”