Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Clay aşkları konusunda korkusuzdu, ne hisset- tığının farkındaydı. sadece onunla seviştiği bu anda değil, kalbinde neler olduğunu her zaman biliyordu. "Karım olmanı istiyorum." "Senin karın gibi hissediyorum." "Sanki karımla sevişiyormuşum gibi hissediyo- rum." dedi Clay. Kelimeler artık sert, hızlı nefeslerle geliyordu. "Öylesin, yatakta ben senin eşinim." "Seninle şu anda da, bir yıl sonra da, on yıl sonra da, yirmi yıl sonra da böyle sevişeceğiz." dedi Clay ve ellerini onun saçlarından geçirip, bedenini kolla- rının arasında sıkıca tuttu. Göğüsleri birbirine doku- nuyor, ona kalbindeki, ruhundaki her şeyi dökerken, vücutları uyumlu hareketlerle birleşiyordu. "Sadece seni istiyorum, her zaman seni istiyorum. Julia, be- nim karım olmanı istiyorum. Tanrım, senin benim karım olmanı ne kadar çok istediğimi bilemezsin." "Benim kocam olmanı istiyorum." "Ben senin kocanım, şu anda senin kocan olarak buradayım." "Hissedebiliyorum bunu, Clay." Clay onu daha da yakınına çekti, asla yeterince yakın olamıyormuş gibi hissediyordu ona. "Senin benimle kocam olarak seviştiğini hissedebiliyorum," dedi Julia nefes nefese. O giderek güçlenen hissi önce omurgasının ucunda hissetti, bu his onu fethederken, beynini hiç- bir zaman bitmeyecek bir saadet hissine boğmaya başladı. "Julia," dedi boğuk bir sesle. Haz, vücudun- da bir nabız gibi atarak zihnini, ağzını, kelimelerini ele geçirdi. "Evlen benimle." "Evet," diye bağırdı Julia. "Evlen benimle," dedi Clay yeniden. Onu kol- larında daha da sıkı tutarken kadınının sıcaklığıyla kaplandı. "Evet." "Evlen benimle." Onu uçurumdan aşağı doğru kovalarken kendini durduramadan aynı soruyu so- ruyor, onun tek kelimelik cevabı kulaklarına müzik gibi doluyordu. "Evet. Evet. Evet." Ne bok olmuştu şimdi? Ona tam sevişirlerken evlenme teklifi edecek kadar azgın bir domuz muy-du yani? Ne düşünmüştü ki bunu yaparken? Ona kontrollü, plan yapmasını bilen, bir kadınla romantik bir ilişki yaşamayı becerebilen bir adam gibi, doğru düzgün evlenme teklifi etmek istiyordu, yatak oda- sında istediği haltı söyleyen seks manyağı bir ergen gibi değil. Yüce İsa. Dişlerini fırçalarken elini alnına vurdu, sonra diş macununu tükürdü, ağzını yıkadı ve kendi- ne hareket çekti. "Götün tekisin," dedi sessizce ayna- daki yansımasına. Gömleğinin düğmelerini ilikleye- rek pantolonundaki kırışıklıkları düzeltti, akşam ye- meğine gitmeden önce saçlarını taramak için ellerini onların içinden geçirirken kendisinden tiksinmişti. Harika, akşam yemeği! Sadece ağzından kaçır- makla değil, tekrar tekrar söyleyerek işin sürprizini kaçırmıştı. Hiç değilse yüzüğün kendisi sürpriz ola- caktı, otel değiştirirlerken onu bilgisayar çantasına atmış, birkaç dakika önce üzerini giyinirken de ce- bine koymuştu. Birkaç dakika önce... evlenme teklifi mi etmişti? Yatakta? Onun içinde? Organıyla düşün- meyi bırakıp beyniyle düşünmesi gerekiyordu. Her şeye yeniden başlama zamanıydı, bu seferki- ni en baştan başlatması gerekecekti. Ortaya çıkardığı bu karışıklığı bir an önce düzeltmesi gerekiyordu. Onun yanına gitmek için banyonun kapısını açtı ve onu arkasını dönmüş, pencereden bakarken gördü- ğünde bir an yerinde donakaldı. Ona aldığı ve uçakta bir süre giydiği siyah elbise sırtını davetkâr bir şekil- de ona sunuyordu. Onun görüntüsüne şimdiye kadar çoktan alışmış olması gerekiyordu ama alışamamıştı ve onun güzelliğine alışmayı asla istemiyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi güzelliğinin gözlerini kör etmesini istiyordu her zaman. Topuklu siyah ayakkabılar giymişti ve bacakları çıplaktı. Elbisenin ipeği kıvrımlarını kaplıyor, altın- da yatanlara dair ipucu veriyordu. Julia onu fark ede- rek arkasını döndü. "Selam." "Selam." "Nefes kesici olmuşsun." "Sen de öyle." Onun yanına yürüyerek elini tuttu ve parmaklarını onunkilere geçirdi. "Beni nereye gö- türüyorsun, yakışıklı?"
Sayfa 212
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.