Gönderi

İzzet Paşa’nın o samimî yüzüne bakarken içimden, bize katılmasını bütün kalbimle diliyordum. Onun kuvveti, huzuru ve halk arasında uyandırdığı güven, yüksek ahlâkı her hâlde bize kuvvet verecekti. Fakat, politikadan hiç bahsetmedik. Yalnız konuşurken, bu ümit ve arzumun beyhude olduğunu anladım. Bir iki gün sonra, Ankara Kabinesi onları ziyaret ederek Millî Hareket’e katılmalarını ısrarla rica etti. Onlarsa, Anadolu’nun durumuna hürmet etmekle beraber, İstanbul’a döneceklerini ve orada daha faydalı olacaklarını söylemişlerdi. Kaymakam Nâzım, eski şefi olan İzzet Paşa’ya en güzel atlarını vermişti. Kaymakam Salih Bey’le Hamdullah Suphi Bey de ziyaretlerine gitmişti. Ben de birkaç defa onları ziyaret ettim. İzzet Paşa da beni küçük evimde görmeye gelirdi. Fakat politikadan konuşmaktan çekinir, yalnız atlardan filân bahsederdik. Bütün hareketlerinde serbest olmakla beraber, Ankara’dan çıkmasına müsaade edilmiyordu. Hissettiğime göre, kendi arzusuyla bize belki katılabilecek olan İzzet Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın beyanatından sonra, bunu zorla yapmış gibi görüneceğini sanırlar diye çekineceğinden emindim. Miralay İsmet Bey de İzzet Paşa, Anadolu Harekâtı’na katılırsa, halk tarafından çok iyi karşılanacağını söylüyordu. Fakat böyle bir şey olmadı. Çok geçmeden, İzzet Paşa’nın misyonunun tesiri görülmeye başladı. En önce Ethem Büyük Millet Meclisi’ne karşı harekete geçti, Kütahya’da nizamî ordunun bir kısmının silâhlarını alarak askerleri evlerine gönderdikten sonra 29 Aralık’ta Büyük Millet Meclisi’ne bir ültimatom gönderdi. Memleketin artık savaştan yorulmuş olduğunu, İzzet Paşa misyonunun İstanbul’a giderek bir barış teklif etmesini ve kendisinin bunu bütün millet ve askerler adına söylediğini ifade ediyordu.
18 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.