Gönderi

3. Vaka: N. L., ailenin en büyük oğlu, zor bir çocukluk geçirmiş, bir ayağı tutmuyor, kendinden küçük kardeşine babalık yapmış. Kardeşine olan bu bağlılıkta da üstünlük amacının rol oynadığını görebiliriz; başlangıçta belki yaşamın olumlu yanında yer alan bir üstünlüktü bu. Ama belki de daha o zamanlar bir gururun ve kendini kardeşinden üstün hissetme eğiliminin bir dışavurumuydu. Sonradan oğlan annesini evden kovmuş, dilenciliğe mahkûm etmiş, "defol git, kocakarı" sözleriyle onu kapı dışarı etmiştir. Oğlanın haline acımamak elde değildir, annesine karşı bile kalpsiz biri gibi davranmaktadır. Kendisini çocukken tanımış olsaydık, nasıl yavaş yavaş suça yöneldiğini izleyebilirdik. Uzunca süre işsiz güçsüz dolaşıp durmuş, parasız kalmış, derken cinsel bir hastalığa yakalanmıştı. İş aramaktan eli boş eve döndüğü bir gün, üç beş kuruşluk gelirine sahip çıkmak için küçük kardeşini öldürmüştü. Bütün bunlar da bize oğlandaki toplumsal bilincin sınırlarını açığa vurmaktadır: İşsizlik, parasızlık, cinsel hastalık. İnsanın aşma gücünü gösteremediği hep aynı sınırlar.
·
29 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.