Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

177 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İlksöz: Kasa her zaman kazanır. Aşk, belki de sevilmekten çok acı çekmeyi sever, ne dersiniz? Aleksey İvanoviç de böyle düşünmüş olacak ki sevilmekten ziyade acı çekmeyi tercih eder ve öğretmenlik yaptığı ailenin kızı Polina'ya aşık olur. Polina'nın, "dur bakayım belki daha iyisini bulurum ama sen de etrafımda dolan yine de" stratejisi ile Aleksey'i ne kendine yaklaştırır ne de ona kapıyı gösterir. Bu stratejiyi çözemeyen, aşktan gözü kör olmuş garibim Aleksey de "ya ne uğraşacağım ben bunla, gençliğime yazık" diyemediğinden Polina'ya yaranmak için her şeyi yapar şekilde ortalıkta dolaşır. Polina'nın göz koyduğu İngiliz, mesafeli soğuk ülke tavrını kişiliğine de yansıttığından Polina'nın stratejisini Polina'ya mı uygular bilemeyiz. (Gerçi okudukça öğreniriz de lafın gelişi işte). Bir de üvey müvey Polina'nın babası Genaral vardır ki aslında çulsuzun tekidir de işte burnundan kıl aldırmaz, "ben zenginim ben burjuvayım" diye ortalıkta dolaşır. Onu paralı sanan sosyetik servet avcısı kadınımiz da annesi ile birlikte General'in evine kamp kurmuş "aşkım nasıl da paraları ay pardon o savaşları kazandın anlatsana" diyerekten sevgi gösterileri ile General'in aklını başından almaktadır. Şimdi diyeceksiniz bu servet avcısı kadın General'in çulsuz olduğunu nasıl bilmez, mantığa aykırı. Afferin sevgili okuyucu, severim böyle sorgulayan okuyucuyu. Yahu bilmez mi, bilir elbet hem de sizden benden daha çok bilir. (Zaten ortalıkta dolaşan bir alacaklı da ona deliler gibi aşık ya o da ayrı bir konu.) Peki servet avcısı matmazel nasıl hâlâ General'in etrafinda derseniz can alıcı noktayı açıklıyorum: işte bir büyükanne var, öldü ölecek, miras da bizim General'e kalacak. Mutlu oldunuz mu şimdi. Türk dizi sektörünün olmazsa olmazı olan "aşk üçgeni"ni yıllar öncesinde birçok farklı üçgenle kurgulayan Dostoyevski Üstada selamı çaktıktan sonra, e hani nerde kumar, kumarbaz olayı diyenler için de bu konulara birkaç cümle ile değineyim. Olayın o rulet masasına nasıl geldiğini siz okuyup öğrenirsiniz deyip kurguya girmeden bir şeyler söyleyeyim. Aslında hikâyenin evrildiği nokta, kurgunun merkezi o rulet masası. İnsanın kazanma hırsıyla/arsızlığıyla nasıl kişiliğinin değiştiğinin, o bağımlılığın bir insanın karakterini nasıl yerle bir ettiğinin hikâyesi. Gerçi şöyle de düşünmek mümkün; değişen bir karakter/kişilik yok, iradesi olmayan, bir dokunuşla tuz buz olan camdan bir kişilik önümüzdeki. Sonuçta kasanın kazandığını bildiği halde kaybetmeye ama her şeyini kaybetmeye devam eden birini/birilerini başka türlü nasıl açıklayabiliriz. Başka bir romanın arasına alınıp, 25 günde yazılan, borçlarını ödemek amacıyla kaleme alınmış, bir dönem tutkulu bir kumar bağımlısı olan Dostoyevski'nin kendisinden izler taşıyan bu kitap... Bu bilgileri yorumda yazmak şartmış galiba, yazmayanı bookstagramlıktan atıyorlarmış. Deyip ben de sırtımı guvenli bir yere dayadıktan sonra sözlerimi tamamlayayım. Açıkçası Yeraltindan Notlar'ı, Suç ve Ceza'yı başlarda okuyup Dostoyevski Külliyatı yolculuğuna karar verince, yolculuktaki her durakta bir Raskolnikov arıyorsun maalesef. Yolculuğun başlarında, Öteki'yi okurken gözlemlediğim o "Raskolnikov'un ayak izlerini" sonraki duraklarda bulamamak üzüyor biraz insanı. Gerçi Kumarbaz'da bu ruh dalgalanmaları hikâyenin belirli kısımlarında işlenmiş olsa da tadımlıktan öteye gidemiyor maalesef. Umarım sonrakilerde bu izleri daha çok görürüm. Kitapla. Sağlıcakla. . . . Sonsöz: Mahvolmuş bir adam olduğumu niye anlamıyorum? . . .
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202368,8bin okunma
·
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.