Peyami Safa... Her kitabının Yalnızız gibi olmasını bekleyerek öyle hatalara düşüyorum ki...
Safa'nın dilini çok seviyorum, insan analizlerini de hakeza. Ancak bu kitap, geçliğinde yazmış olduğundan mütevellit ne teknik açıdan ne tema açısından beklentilerinizi karşılayamayacak. Kurgu oldukça sathi kalmış.
Resmen parmağını yüzünüze doğru sallıyor ve şunları söylüyor: "Aman kızlarımız Batı hayranlığı diye diye orospu oluyorlar!"
Tamamen üç kadın karakter üzerinden yazılmış bir ahlak manifestosu. Klasik milli mücadele zamanları portresi: Anadolu'da savaşan milliyetçiler versus İstanbul'da savaştan haberi olmayan, yediği önünde yemediği arkasında sefa hayatı yaşayan Batı özentileri. Sıkıntılı nokta, asıl şeytanların erkek karakterler olmasına rağmen tüm eleştirinin o erkeklere kanan saf kadınlar üstünde olması. "Sözde Kızlar" deyimi de buradan geliyor, hoppa kızlar demek tabiri caizse. Batıya özenirken onların ancak ahlaksızlıklarına yetişebilen kızlar.
Safa bu kitapta Batı'yı tamamen ekarte etmiyor. Sonuçta ana karakterimiz iyi kız Mebrure de Amerikan lisesinde okumuş, fevkalade piyano çalıyor, güzel giyiniyor (makyajı asla yüzüne sürmüyor canım, "o iğrenç. boyaları".) Melek gibi tasvir edilmesinin nedeni savaşı takip etmesi ve her önüne gelenle yatmaması. Vay. Sonunda da ortalama bir erkekle evlenip babasını da buluyor. Mutlu son.
Erkeklerin sözüne kanıp onlarla beraber olan kadınların sonu ise frengi kapmak, üstüne çocuğunun hastalıklı doğması, toplum tarafından dışlanma, delirme ve intihar oluyor. Farka bakar mısınız? Yani ne demekmiş? Erkeklerle yatıp kalkarsan delirir intihar edersin, kapiş?
Kelimeleri günümüz Türkçesine çevir yayınla Wattpad hikayesine dönüşür kitap. Peyami Safa keşke kadınlar üzerinden ahlak bekçilik yapacağına oturup toplumsal düşüncelerini iyi bir makale olarak yazmaya enerji harcasaydın. Neyse, gençliğine veriyorum. Genç erkeklerimiz nedense vatan milletense hep kadınların "ahlak"ını kurtarma peşinde ya, neyse.