Sevdiğimi görmüşüm rüyamda.
Başımda oturmuş
saçlarımı okşuyor elleriyle.
Saçlarımsa olmuş bir sarhoş.
Geçip kendinden, kucağında dalgalanmak istiyor
köklerini saran aşk sarhoşluğunun yakıcı esintisiyle.
Oysa ben!..
Ben ki geçmişim kendimden
yüreğimi saran aşk sarhoşluğunun yakıcı esintisiyle.
Ve de yitirmişim
bu yakıcı esintinin büyüleyen ezgisinde.
Baktım yüzüne:
Aniden oldu uykum param parça!..
Söylenmemiş sözlerle beslenmiş
acı ıstırapların kahkahasıyla
– ki hep taze tutmuştur
bu acı ıstırapların kahkahasını kendi cehennemim, –
ve de tutsak olan acı ıstırapların
sözünü geçiremediği gözyaşlarıyla;
Sonra da baktım
Tarifsiz bir mutlulukla:
Penceremin ötesinde
bir saman alevi gibi yanıp sönen
bu huzur dünyasına.
Ama hep o merak!..
Ah o merak ki
giderek büyüyüp gelişerek kendi kozasında;
ve o merak ki
darmadağın edip kafamı
durmadan hep aynı soruyu sormada:
"Acaba O da görmüş müdür
bir saman alevi gibi yanıp sönen
bu huzur dünyasının
tarifsiz mutluluğunu
kendi rüyasında?"
Sayfa 106 - Kırmızı Yayınları - 2. Baskı (2011)