Türk Edebiyatının Dostoyevsk'si saydığım Oğuz Atay'ın başyapıtı tutunumayanların incelemesi üzerine yazmak elbette biraz HAD işi. Bu yüzden, haddimi aşmadan, biraz kenarından sadece üç beş kelam etmek niyetindeyim. Atay'ın romanını yazarken, 3 farklı dünya [gerçeklik] kurgusu üzerinden hareket ettiğini değerlendiriyorum. Birincisi,